Başarılı olmak için istekli ve hırslı olmanın önemine değinen Keçeci; "Başrol oyuncusu olamadım, bölüm oyuncusu oldum, girdim çıktım diye hiç üzülmeyin. Girip çıkarak pişeceksiniz. Piştikçe belli bir süreden sonra iyi bir oyuncu olursunuz." dedi.
“Uygun dille cevap vermek çok önemli”
“Sanat hayatında uzun yol medya ile paralel gidiyor” diyen Salihç Keçeci;  muhabirliğin önemine dikkat çektikten sonra, oyuncu adaylarına, “Sanatçı olsun, futbolcu olsun ünlü kişilerin davranış biçimleri çok önemlidir. Gazeteciler kamuya açık alanda görevlerini rahatça yapar. Çek desende çekme desende dışarıda gördüğünde görevine yapacak. O yüzden uygun bir dille cevap vermeniz her zaman için çok önemli.  Belli bir yere geldikten sonra basın mensuplarına karşı bazı sanatçılar geldiği yeri unutup havalı havalı üzerlerine geliyorsa, basın onların havasını da almasını çok güzel bilir.” dedi.
“Şimdi şartlar iyileşti…”
Oyunculuk şartlarının geçmişe göre Türkiye’de gelişme kaydettiğini söyleyen Salih Keçeci; “Yeşilçam döneminin sanatçılarının çektikleri ızdırap, çile, hem maddi, hem manevi şimdi yok.  Şartlar çok iyileşti. Teknik şartlar, kamera önü ve kamera arkası imkanlar çok iyi. Cüneyt Arkın binin üzerinde film çekmiş, Amerika da böyle bir şey yok. O dönem ki Yeşilçam starları çok özveriliydi, kendi makyajlarını kendi yapar, kendi kostümlerini kendileri ayarlardı sıklıkla, günümüzde styling çalışmaları yapılıyor, kostümcüsünden karavanına herşey mevcut” diye konuştu.
“Zeki Müren ‘reklâmın iyisi kötüsü olmaz’ derdi, geçerliydi; çünkü…”
Başrol oynayan oyuncuların hep başrol beklediğini belirten Keçeci;  “Şöhrete ulaştıktan sonra özel hayat belirli bir yerde kısıtlanıyor. Bu konu çok tartışıldı dünyada da; Lady Diana’nın ölümü de bu konuya örnektir. Onun ölümü büyük bir trajedidir. Bana göre medyanın da suçu yoktur orada. Rahmetli Zeki Müren ‘reklâmın iyisi kötüsü yoktur’ derdi, geçerliydi… Çünkü internet yoktu, renki tv yoktu, özel kanal yoktu, bir siyah-beyaz TRT; o da gece 12.00’de kapanıyor, bir de Hafta Sonu gazetesi  vardı. ” diye konuştu.
“Dersini çalışıp öğrenenler medyayı da iyi kullanıyorlar”
Yakalanınca yüzünü kapatıp çekme diyen ünlü isimlere de dikkat çeken Keçeci; “Dersini çalışıp öğrenenler medyayı da iyi kullanıyorlar. Bu da işin ayrı bir boyutu. Sette zaten kameralara alışıksın. Oradan çıkınca medya mensuplarını görünce bunu içgüdüsel olarak yapan da var, bilerek haber olmak için yüzünü kapatanlarda var. Sözün özü kaçtığın zaman haber büyüyor… İyi bir oyuncu olduktan sonra da dersinize sürekli çalışacaksınız. Haber değeri olan insanlar gündemi takip edecek, sürekli çalışacak, ben oldum deyip çekilirseniz bu kez düşüş kaçınılmaz olur…” diye konuştu.
“Tacizi kurduğumuz duvarlarla koruyacağız”
Bir soru üzerine Salih Keçeci “Türk halkının cinselliğe açlığı geçmişte vardı, şimdi de var.  Eskiden ‘şöhret olmak rejisörün yatak odasından geçer’ diye söylemler vardı, böyle şeylere inanmıyorum, inanmakta istemiyorum. Bunun insanın kendi duvarını örmesiyle doğru orantılı olduğunu düşünüyorum.  Tacizi kurduğumuz duvarımızla koruyacağız. Sadece set ortamında değil, başka alanlarda da bu durumla karşılaşmak mümkün. Otobüste, metroda da bu tür durumlara rastlanabiliyor.. Bu sektörde de kötü örnekler var; yapımcı, gazeteci, ışıkçı, kameraman, set elemanı… Güzel kadınsın ya, birinden seksen birisi, bakış açısı bazı dönemlerde farklı çalışabiliyor, bu mesajı ördüğün duvarla senin vermen lazım." diye konuştu.
“Kıvanç Tatlıtuğ çok kendine yatırım yaptı ve geliştirdi kendini”
İyi oyuncunun her zaman iş bulacağını belirten Salih Keçeci, “Filmlerin kötü adamı bir Erol Taş bugün bir daha dünyaya gelmiyor. Manken olarak kalanlar, kayboldular gittiler, Kıvanç Tatlıtuğ çok kendine yatırım yaptı ve geliştirdi kendini… Atilla Saral, Deniz Pulaş’ta manken olarak çok başarılıydı ama bir süre sonra kendilerini geriye çekti. Arzum Onan vardı, Serenay Sarıkaya bir çıktı solladı hepsini…” diye konuştu.
Salih Keçeci ders bitiminde öğrenciler ile hatıra fotoğrafı çektiririrken, duayen gazeteciyi  Tümay Özokur ve Atölye Müdürü Murat Gül  de yalnız bırakmadı.