|
|
BEYAZ FUTBOL VE DERİN FUTBOL ÜZERİNE…
|
|
|
|
|
Spor programları çok ilginç bir hal almaya başladı. Özellikle hafta sonları süper lig maçları tamamlandıktan sonra ekranlarda sahne alan spor programları reyting uğruna her şeyi göz önüne alıyorlar. Ben en çok Ertem Şener moderatörlüğünde gerçekleşen BEYAZ FUTBOL VE DERİN FUTBOL programlarına takılıyorum.
Spor programından çok bir şov programını andırıyor. Bazen çok ciddi olabiliyorlar bazen de komedi dünyası halt etmiş. Efsane Hakem Ahmet Çakar ki hakemlik bilgisi dışında futbol zekâsı da tartışılmaz, Sinan Engin Beşiktaş camiası adına çok özel bir isim, Abdülkerim Durmaz Fenerbahçeliler için öyle Rasim Ozan Kütahyalı ise Galatasaraylıların hakkını korumak için her türlü çirkefliği yapıyor valla.
Bir spor programı böylemi olmalı, bir spor programı böyle olacaksa ne kadar güvenilir olabilir, sizi izleyenler spor bilgisi ya da sporun perde arkasında gelişmeleri öğrenmek için mi izlemeli yoksa gırgır şamata boş ver futbolu gülelim, keyfimize bakalım tarzıyla mı ekrana gelmeli. Ertem Şener Beyaz TV’nin spor müdürlüğünü bana göre çok güzel yürütüyor. Elinde ki ekip ile en iyi spor programını yapmaya çalışıyor bazen haftada iki bazen üç gün saatlerce ekranlarda canlı yayın performansı sergileyerek yüksek reyting alma uğruna rakipleriyle çatışıyor.
Maalesef hal böyle olunca Ertem Şener ve ekibi ciddi kurgular hazırlayarak ekran başındaki izleyenlere bazen komik, bazen düşündürücü bazen de sporun gerçek yüzünü ortaya çıkartıyorlar. Program sırasında en çok kendileri eğleniyor, en çok Ertem Şener’i bağırtıyorlar ve bu çok hoşlarına gidiyor. Özellikle Rasim Ozan Kütahyalı Ertem Şener’i deli ediyor. Peki, soruyorum size sevgili okurlar bir spor programı böyle mi olmalı, böyle mi ekranlara gelmeli?
Yayıncı kuruluş, TRT Spor ve A spor görüntülere sahip kanallar. İstedikleri gibi görüntüler üzerinde defalarca oynatarak programı götürebiliyorlar. Ama görüntü alamayan spor programları haliyle işleri biraz tatlı bir şova, kurgulu tartışmalara ve bağrışmalara varan şovlara kadar giderek seyirciyi kendi kanallarında tutmaya çalışıyorlar. Bu ne kadar doğru veya ne kadar yanlış tartışılır ama en sakin programı Yayıncı kuruluş Digitürk gerçekleştiriyor. Maraton programını ekrana getiren Şansal Büyüka, Ersun Yanal ve Tümer Metin ileri teknoloji bilgisayarları ile son derece sakin bir program yapıyorlar. Ellerinde istemedikleri kadar görüntüler maç önleri ve arkası, röportajlar ve gelişen sıcak gelişmeler anında Maraton programına yetişiyor.
Evinde digitürk olanlar kesinlikle Maraton izliyorlar ve sabit kalıyorlar. Hem özetleri hem de pozisyonları defalarca izleme imkânı buluyorlar. Ben buna spor programları içinde haksız rekabet olarak tanımlıyorum. Eşit şartlarda mücadele edemeyen spor programları haliyle renkli bir program yapmak adına biraz ciddi, biraz gırgır ve tabi ki olmazsa olmaz kavgalar yaparak programlarına tempo kazandırıyorlar. Saatler öncesinde kanala gelen Beyaz Futbol ve Derin Futbol ekibi dersini çok iyi çalışarak birer tiyatro oyuncusu gibi ekrana hazırlanıyorlar. 3 saat veya daha çok sürecek programlarında her şeyi yerli yerinde planlı bir şekilde gerçekleştiriyorlar. Seversiniz ya da sevmezsiniz. Ama Ertem Şener ve ekibi şapkadan tavşan çıkartıyorlar.
Dışardan kolay gözükebilir ama buyurun kolayına gelen varsa yapsın. Beş popüler insanın bu yaptığı iş gerçekten alkışlanmaya değer. Bütün spor programları eğer eşit şartlarda görüntülere sahip olabilirse işte o zaman kim iyi kim kötü ve daha başarılı anlayabiliriz. Ama şimdilik şartlar bu ve Ertem Şener ve ekibi en iyisini zor şartlarda ekranlara getirerek reyting almayı başarıyorlar. TEBRİKLER DOĞRUSU…
Hakan Solaker…