|
|
GERÇEK SANATÇI RUHU NEDİR Kİ?
|
|
|
|
|
Sizlerle paylaştığım yazılarımda, çoğu zaman yaşanmışlıklarım sonucu hayat çıkarımlarımı paylaşıyorum ve büyük bir içtenlik, samimiyetle yazıyorum. Duygularını bu güne kadar hep müzikle anlatmış olan benim gibi birinin yazdığı yazıları okuyanların ilgisi geri dönüşleri bana yazma konusunda daha da cesaret vermekte. Kendimce izlediğim samimiyet yolunu teyit etmekte sizlere sonsuz teşekkür ederim.
Geçen hafta en çok değerli kardeşim Serkan Çağrı' nın önderliğinde 1.si Edirne' de başlamış olan 3. Uluslararası Klarnet Festivali çerçevesinde "İstanbul Nefes Alıyor" sloganı ile çok yoğun ama bir o kadar da zevkli bir hafta geçirdim.
Aslına bakarsanız yazımı ve hatta sonraki bir kaç yazımı bu konuya ayırmıştım. Ancak "yaşanmışlıklarımı tüm samimiyetimle yazıyorum dedim ya! 2 gün önce öyle bir gün geçirdim ki
gerçek anlamda Sanatçı' nın ne demek olduğunu? Ruhunun nasıl derinliklere sahip olduğunu? çok yakından yaşadığım günü sizinle paylaşmaya karar verdim.
Ancak öncesinde
Bu yılki festivalde büyük rol üstlenen TOİSAD " Toplum İçin Sanat Derneği " emekçilerine ve çok değerli Serkan Çağrı kardeşime İstanbul adına, Türkiye adına ve tüm sanat adına teşekkür etmeden geçemem.
Teşekkürler TOİSAD
Teşekkürler Serkan Çağrı
Gelelim diğer ve asıl konuya ...
En başından söylemeliyim ki bu yazımdaki şahısları hepiniz çok iyi biliyorsunuz ancak isimlerini yazmayacağım. Sadece şunu söyleyebilirim orada beni saymayın 3 sanatçı ve bir de çok önemli bir yapım firmasının en önde gelen ismi vardı. Bunu anlayışla karşılarsınız umarım.
Çünkü o gün hepimiz sıyrılmış bulduk kendimizi o ün, şöhret veya isim denen elbiselerimizden.
Çünkü hepimizin ruhlarının taa dibinde yatan gerçek özü paylaşmaya çalışacağım.
Sanatçı ruhu odur ki;
Aşık olduğu kadın çok hastalanmışsa o gelmeden önce ona en iyi gelecek çorbayı ona sıcacık sunmak her şeyden önemli hale gelir ...
Sanatçı ruhu odur ki;
Zor zamanlarında yanında duranı baş tacı eder ...
Sanatçı ruhu odur ki;
Sokaklarda süründüğü dönemde ona ısmarlanmış 1 öğün yemeği milyonlara değişmez ... Bunu söylerken yalnızca ağzı değil gözleri de söyler ...
Sanatçı ruhu odur ki;
Aşık olduğu adama gelirken en doğal hatta çirkin denilebilecek hali ile çıkacak kadar Aşkına inanır.
Yolda gelirken onu görenlerin hakkında ne düşüneceğini aklından bile geçirmez. Aşkına gitmekten daha önemli ne olabilir?
Sanatçı ruhu odur ki;
Aşkı gelince Çorba geldi mi diye çırpınır ...
Çorba gelince yeterince sıcak mı diye çırpınır ...
Sanatçı ruhu odur ki;
Anasının göğe uçtuğunu asla unutmaz ve o duygu yoğunluğu onu uyutmaz, yedirmez içirmez, alır kalemi kağıda duygularını döker engel olamaz...
Ertesi gün de;
Elinde A4 bir kağıtla odaya girer ve can dostunun masasına bırakır. Küçük bir erkek çocuğu hali ile çekinerek, utanarak ve sıkılarak dün akşam yazdığı şiiri bıraktığını söyler ve ilk dizesini yine aynı halde mırıldanır. Ve gider ..
Sanatçı ruhu odur ki;
Aşkının onun için hazırladığı nefret ettiği hayatında ağzına koymadığı çorbadaki paça parçalarını ağzına atar sonrasını düşünmeden ...
Sanatçı ruhu odur ki;
A4 kağıdı alır şiiri okurken dünyadan sıyrılır...
Hüzün, mutluluk karışık bir ifade ile bir kaç sözle paylaşır...
Yetmez ona sanat çağırır onu bana der ki hocam geç piyanoya ne gelirse içinden çal ben de şu şiiri size okuyayım üstüne der...
Çalarım O şiiri okur ... Habersiz kayıt eder o anı yakalar ...
Odadakilerin hepsi ağlar, üzüntüsü dostun çorba gibi paylaşılır ...
Sanatçı ruhu odur ki;
Aşkı bana kayıdı dinletirken...
Ona dokunan dizeleri hatırlamış telefona sarılmış ağlayarak dostunu arar ... Nasıl yazmışsın bunu der ...
Telefondaki de ağlamaktan konuşamaz ...
Sanatçı ruhu odur ki;
Kaydı şaire yollar...
Şair mesaj çekebilir sadece der ki konuşamıyorum şu an o yüzden mesaj çektim ...
Sanatçı ruhu odur ki;
Çocukluğunu anlatırken çocuk olur ve anlattığı hayatı onun dilinde, gözünde canlanır,
Ve insanlar onlara, o yaşanmışlıklara
bazan bir şarkı, türkü;
bazan bir şiir, roman, hikaye;
bazan bir sonat, senfoni, opera;
bazan da bir film olarak
dokunur ve paylaşırlar.
Aynen Paça Çorbası gibi ...
Çünkü sanatçının özünde her şeyin özünde olduğu gibi aşk vardır, sevgi vardır.
Bu günlerde en çok ihtiyacımız olan sevgi bunu hiç unutmayalım.
Sanatçılarımız bizim aşk ve sevgi hizmetkarlarımızdır.
Onlara büyük görevler düşmekte özellikle de bu zamanlarda.
Sanatla kalın ...
ORHAN ŞALLIEL