Türkiye Yazarlar Birliği'nden gündeme dair yapılan açıklamada şu cümlelere yer verildi:
"Türkiye, binlerce yıllık güzel ülkemiz dünyanın muktedirleri tarafından kanlı bir kardeş kavgasına sürüklenmek isteniyor. Savaşı bütün güney sınırımıza yaydılar, şimdi içeride ateşi harlatmak istiyorlar. İçeriden yıkmak için kullandıkları araçlar da belli.
Her şey bu kadar açık ve belli iken, “ilim adamı” kisvesine bürünenlerin hangi suça ortak oldukları bu kadar ayan beyanken, neyin tartışmasını yapıyoruz?
Evet “suça ortak olmayacağız!” Her türlü şiddeti, PKK şiddeti dahil reddediyoruz! Her türlü terörü, bazı şehirlerimizin sokaklarını çukurlarla, bombalı tuzaklarla yaşanmaz kılan terör örgütünün terörünü de lânetliyoruz.
Meşruiyeti devrimci şiddette arayanların, aynı şiddete maruz kalacağı günlerin gelmemesi için Devlet’imizin hukuk içindeki uygulamalarını sonuna kadar destekliyoruz. Orada yapılan, halkı terör örgütünün tasallutundan, zulmünden kurtarma eyleminden başka bir şey değildir.
Vicdanlarını çukurlara gömmüş akademisyen geçinen insanlıktan nasibini alamamış güruhun bildirilerinin bu memleketin halkında zerre kadar karşılığı yoktur. Meğerki zulmü alkışlamayı iş edinmiş, zalime tapmayı din tanımış olanlar hariç.
Ve bu bildiriyi onlara Diyarbakır’ın Çınar ilçesindeki katliam fotoğrafının önünde bir daha okumalarını teklif ediyoruz! Onların gerçek efekti budur! Teröre maruz kalan Çınar ilçesinden bir vatandaşın şu cümlesi bin yüz değil, bir milyon yüz akademisyenin bildirisinden daha değerlidir: 'Saldırı polise veya bize yapılmış fark etmez. Ne olduysa siviller zarar gördü. Neredeyse ilçenin tüm evleri hasar gördü. Bu olayı yapanları lanetliyorum.'
Kürtleri şiddetle, silahla, terörle “kurtarmak” bir insanlık davası olarak yutturulamaz, bu hasta zihniyetin dünyanın hiç bir akademisinde işi olamaz.
Akademi vicdansızların barınağı değildir. Ahlâksızların sığınağı olamaz ve ihanetin merkezi yapılamaz.
Ülkenin hukuk kurumları bunun gereğini yapacaktır elbette, fakat bunların meydana getirdiği bilgi kirliliğinin giderilmesi de gerçek ilim adamlarına, yazarlara düşmektedir. Herkes ilmini, kalemini ülkenin geleceği için harekete geçirmelidir.
Bu ülkede hür, müstakil ve kardeşçe yaşama hakkını savunmak hepimizin vicdani görevidir.
Sırf mevcut iktidarı yıpratmak için vicdanını devre dışı bırakanları bu millet ve tarih asla affetmeyecektir.
Bu ülkenin yazarları, gerçek aydınları zulmü alkışlayanların, zalime tapanların suçuna ortak olmayacaktır!