Şeyma Subaşı: Acun Her Kadını Etkiler

3 Ağustos 2017 Perşembe  17:26

İŞTE O RÖPORTAJ:
 
-İyi ya da kötü; herkes onu konuşuyor. Kıskananı da özeneni de onu konuşuyor. İdol olarak belirleyeni de öfkeyle ateş püsküreni de onu konuşuyor. Seven de sevmeyen de konuşuyor. Kendisinin de dediği gibi aslında hayatının en ‘top’ dönemini yaşıyor. Takipçileri K’ları aşalı çok oldu. Var Mısın Yok Musun? yarışması ile başlayan hikaye, insana ‘nereden nereye’ dedirtiyor. İçinde aşk var, tutku var, can kırıkları var, gözyaşı var, mutluluk var. Ufukta ise Acun Ilıcalı ile evlilik...
 
Hayatınıza Instagram’dan dahil olan pek çok kişi, ne kadar şanslı bir kadın diye düşünüyor. Siz şanslı olduğunuzu düşünüyor musunuz?
 -Ben hayatta yaşadığım her şeyde, kötü şeyde bile güzel bir yan bulup şükretmesini bilen bir insanım. Hep öyle büyüdüm, öyle yetiştirildim. O kötü anda bile bardağın dolu tarafından bakıp iyi tarafından görmeye çalışmışımdır. İmkanlarım ve yaşadıklarım dolayısıyla elbette şanslıyım ama materyalist açıdan bakmıyorum ben şans olayına. Onu aldım ne kadar şanslıyım, oraya gittim ne kadar şanslıyım diye düşünmüyorum; benim şansı yakaladığım konular bambaşka şeyler. ‘Ne kadar iyi bir arkadaşım var, ne kadar şanslıyım’ diyebiliyorum mesela. Şu anki imkanlarım ise bana şanslıyım değil, şükürler olsun dedirtiyor.
 
Bu sıralar nasıl bir ruh hali içindesiniz?
-Bu sıralar bence ben en top dönemimdeyim. 27 yaşındayım, her yaşım ayrı bir güzeldi, ama şu an bir başka. Yarın ne olacak bilmiyorum, ölecek miyiz kalacak mıyız onu da bilmiyorum, ama şunu net olarak söyleyebilirim ki, son 2-3 yıldır en mutlu olduğum dönemdeyim. Kendiyle her zaman barışık bir insan oldum, şimdi bunu bir 10 katına çıkardım. Şu anda bir özgüven mi desem, güzel bir enerji mi desem, farklı bir şey içerisindeyim. İçimden böyle pembe pembe kalpler uçuşuyor.

Evlilik yakın, tabii onun da etkisi vardır...
-Biz evlenmeye bir sene önce karar vermiştik, bu eylül ayında evleniriz diye konuşmuştuk aslında ama ben bunu yeni duyuruyor oldum.
 
Nasıl bir düğün hayal ediyorsunuz?
-Hiçbir zaman evlilik odaklı bir insan olmadım. Evliliği çok fazla hayal etmedim. Bana ilk kez gelinlik denerken nasıl bir gelinlik hayal ettiğimi sorduklarında, hiç gelinlik hayal etmediğimi fark ettim. Acun’dan önce de o hayallere hiç girmedim, giremedim. Belki yengeç burcuyum, olmalıydı, arkadaşlarımın hepsinin de vardı ama benim olmadı. Belki de bana bu hayal kurdurtulmadı.
 
Evlilik kelimesi size ne ifade ediyor, evlilikten bir beklentiniz var mı?
-Yarın öbür gün ne olacağımız belli olmaz, ama şu anda çok güzel giden bir ilişkim var ve evliliğin bizim hayatımızda hiçbir şeyi değiştirmeyeceğinden eminim. Hani evlenilmesi gerekir ya, öyle bir durum bu. Biz zaten beraberiz, birbirimizi seviyoruz. Tamam neden evlenmeyelim ki olduk. Bana o aşılandı ve o hayalleri kurmaya başladım sonrasında.
 
Yani Acun’dan gelen bir istek miydi?
-Tam olarak ondan da benden de gelen bir istek değil. Ben hiçbir zaman evlenelim krizine girmedim. Ne de o. Gidişat öyle gelişti. Evlenebiliriz aslında dedi, ben de evlenebiliriz dedim, evleniyoruz.
 
Melisa durumu biliyor mu, açıkladınız mı ona?
-Bilmiyor ve şu anda hiç anlamıyor. Şaşıracak büyük ihtimalle. Geçen sene Acun’un büyük kızı Banu evlendiğinde, Melisa’nın ağzı açık kalmıştı, onu ilk gördüğünde. Düşünüyorum, acaba beni gördüğünde ne olacak? Ben ona hiç düğünlere ve davetlere giderken renkli, prenses kıyafetleri giydirmedim, benim tarzım değil, ama şimdi onu tam bir prenses yapacağım diye düşünüyorum.
 
Şeyma Subaşı oyuncu değil, şarkıcı değil, iş kadını değil, gazeteci değil; ama bizim hayatımızda. İnsanların durumu Acun ile ilişkilendirmesi normal aslında. Peki bunun sizde Acun’dan başka yanıtı var mı?
-Acun her zaman çevresine de der ki, evet Şeyma Subaşı ismini benimle beraber duydunuz, ama kendini geliştiren, beni bir şekilde kullanmadan adını var etmeye çalışan bir yandan da kendisidir. Ablam bile bana ‘senden ilham alıyorum’ diyor. Tüm arkadaşlarım da bunu söylüyor. Yön veren insan gibi oldum. Tabii bunun Instagram ile ilgisi büyük.
 
Hep böyle biri miydiniz hayatınız boyunca?
-Evet hep öyleydim. Okul yıllarında da, ‘bu bir şey olacak ama ne olacak?’ derlerdi. Hep çıkıntıydım. Hep hareketliydim, hep bir şekilde dikkat çekerdim.
 
Ünlü olmak gibi bir hayaliniz var mıydı?
-Ben hep tasarımcı olmak istiyordum ama hiç ünlü olma hayalim yoktu. Hayatımda hiçbir şeyi de strateji ile ilerletmedim. Bir strateji içine girince zaten her şeyin tepetaklak gideceğine inanıyorum. Instagram’da bile insanlar beni takip etsin adına bir şey yapmadım. Ben o gün ne yapıyorsam onu koydum. Ben bunu koyayım da daha çok like alayım, şu saatte fotoğrafı koyarsam şöyle olur diye düşünmedim. Benim çevremde, hediye gelen kıyafeti giyip kendini çeken, sonra onu çıkarıp normal kıyafetini giyen insanlar var. Ben o değilim. Kendi kıyafetimi giyerim, çekerim ve onunla o güne devam ederim. Ben kendi yaşantımı çekiyorum. Ben bir yere fotoğraf çekmek için gitmem, bir yere giderim ve fotoğrafını çekerim. Bence o çok büyük fark.
 
Bir ara moda tasarımlarınızla adınızdan söz ettirdiniz. Neden devam etmediniz?
-Lisede moda üzerine çok iyi eğitim aldım, ama üniversitede bıraktım, okulu dondurdum. Aslında etrafımdakiler de hep yetenekli bulurdu beni, ancak ben devam etmek istemedim. Herkes tasarımcı oldu şu anda. Herkes yaptı ben yapmayayım demiyorum ama ben artık pek yapmak istemiyorum.
 
Şu sıralar iş anlamında meşgul olduğunuz ya da aklınızda olan bir şeyler var mı?
-Değişik bir aplikasyon hazırlıyoruz. Bir internet sitesi düşünüyorduk ama bununla ilgili yaptığımız toplantılarda internet sitesinin benim için iyi bir çıkış olmayacağını düşündük; Instagram zaten şu an çok iyi gidiyor. Aplikasyon tamamen moda ile ilgili. Tanıdığımız 5-10 kişi, içerisinde ben de varım, jüri olacak. İnsanlar da üye olacak ve bize kombinlerini yollayacaklar, kendi sayfaları olacak. Ve diyecekler ki, ‘olmuş mu?’ Biz de bunları yorumlamaya başlayacağız. Oylamalar olacak. Ali Taran ismini buluyor şimdi aplikasyonun. 1-2 ay sonra sürekli bu işin içinde olacağım. Beni oyalayacak, çok da hoşuma gidecek bir şey bu, tam benlik yani.
 
Peki Şeyma Subaşı kimdir? Ne yer ne içer, ne sever ne sevmez?
-Uykuyu çok severim. Hep diyorlar ki, sen hiç uyumuyor musun? Ben sekiz saat deliksiz uyurum. Haftanın altı günü spor yaparım, tabii yerleşik bir düzende olduğumda. Spor hep hayatımda oldu. Mutluluk hormonu sağlıyor çünkü. Yorulmak nedir bilmiyorum. Gece dışarı çıkıp dans etmeye bayılırım. Kendimi hep yormak isterim. Böyle oturuyoruz ya birden mekik çekmeye başlayabilirim.
 
‘Var Mısın Yok Musun?’ yarışmasına katılma hikayenizi bir de sizden dinleyelim mi?
-Bilinen büyük bir yanlış var o konuda. Oysa olay şöyle gelişiyor; Acun İstanbul Aydın Üniversitesi’ne ödül almaya geliyor. Biz de moda tasarım öğrencileri olarak defile kıyafetleri hazırlıyor ve gösteri yapıyoruz. 15 yaşındayken yaptığım bir senelik bir mankenlik deneyimim olduğu için, bu işleri daha iyi biliyorum diye, onlara biraz yön veriyor ve defilede de başı ben çekiyorum. Acun ve ekibi beni orada görüyor ve telefonumu bölüm başkanından istiyorlar. Ve sonra da beni arıyor, yarışmaya davet ediyorlar. Ben başvurmuyorum yani, onlar beni yarışmaya katılmam için çağırıyorlar. Ve iki kere kutu açtıktan sonra da yarışmaya başlıyorum. Acunla da orada tanıştım. Sonra da serüvenimiz başladı.
 
Peki ya yarışmaya katılmamış olsaydınız?
-Ben hiçbir zaman hayatımda ya bu olmasaydı, ya şöyle olsaydı diye düşünmedim. Mesela, Melisa olsaydı ya da olmasaydı; bunu hiç düşünmedim. Ya Melisa doğduğunda her şey kötüye gitseydi diye düşünmedim. Ben taşlanmayı, kötü kız olarak görülmeyi ya da iyi biri olarak görünmeyi düşünmedim. O şekilde gelişti ve bu şekilde oldu her şey. Ben bir adım ilerisini düşünerek, belli bir mantıkla bir şey yapmadım. Kadere çok inanırım. Acun da öyle. Bizim en büyük olayımız o zaten, bizi buluşturan şey. Bizim kaderimiz bu şekilde gelişti. Ancak bir kez daha söylüyorum, yarın ne olacağını bilemeyiz. Evleniriz, ama ne olacağını sonrasında bilemeyiz. Her zaman hayırlısı için dua etmişimdir, her zaman boş ver ben üzüldüm ama vardır bunda bir hayır demişimdir. Acun da öyledir. İnanılmaz Polyannadır. Bu böyle olmadı ama hayırlısı olmuştur deriz. Biz böyleyiz.
 
Aileniz de bu dönemde eleştiri oklarına maruz kaldı. Biraz anlatsanıza, nasıl bir anne-baba? Nasıl bir çocukluktu sizinki?
-Üç kardeşiz biz, ablam ve bir de erkek kardeşim var. İnanılmaz sevgiyle büyüdük. Ben de Melisa’yı o şekilde büyütmeye çalışıyorum. Babam ne istersek yaptı, annem ne istersek yaptı. Babam Adapazarlı, annem Rizeli. Annem ev hanımı, babam muhasebe müdürüydü. Şimdi babamın bir internet alışveriş sitesi var. Annem, babam beş vakit namazını kılan, ibadet eden, kendi yağında kavrulan mütevazı insanlar. Benden hiçbir zaman bir şey talep etmediklerini, beklemediklerini de özellikle belirtmek istiyorum. Evet ailem de çoğu zaman eleştiri oklarına maruz kalıyor ama Acun’un her zaman söylediği bir şey var, böyle bir popülaritenin bu tarafı da olacak. “Herkes seni sevmek zorunda değil. Eğer sen bu kadar açıksan, bu kadar göz önündeysen, bu kadar fotoğraf koyuyorsan eleştirenlerin çıkması da normal” diyor.
 
Instagram sayfanızı yoruma da kapattınız!
-Evet, o konuda da Acun’u dinledim. Bana hep kapat derdi, ben de ‘hayır kapatmam’ derdim ama bir gün ‘çok haklısın bence de kapatmalıyım’ dedim. Kötü yorumlar beni etkiliyor diye kapatmadım, ben onlara o hazzı yaşatmak istemiyorum. O hazzı kendi aralarında yaşayabilirler elbette ama bana bulaşmasınlar. İnsanlar yorum yapınca benim Acun ile ilişkim mi bozuluyor, kızım ile aram mı bozuluyor? Kimsenin bedduası, kötülüğü bana işlemez. Nazar konusunda da böyle düşünüyorum. Ancak Allah isterse olur. Bunu kendime benimsettim, o yüzden rahatım.
 
Her şey mi harika! Zor yanları var mı Acun ile birlikte olmanın?
-Şöyle; adam 20 saat çalışıyor neredeyse. Adamın ‘dur’u yok. Her zaman Acun’un işi, toplantıları var. Bu hayatı biz de yaşıyoruz da, tabii ki Acun çok çalıştığı için yaşıyoruz. Ben gerçekten Acun gibi işine sarılan bir adam daha bilmiyorum. İnanılmaz bir beyin vermiş Allah ona ve o da çok iyi kullanıyor.
 
Tanımadan önce ne düşünüyordunuz?
-11 yaşlarındaydım sanırım ve Acun Firarda izlerdim, hayrandım. ‘Şimdi sana devrettim bayrağı’ diyor, ben geziyorum.
 
İlişkinin başlarında gelgitleriniz olmuştur mutlaka...
-Çok çok oldu.
 
Hangi noktada aşık olduğunuzu hissettiniz?
-Bizim Acun ile birbirimize aşık olduğumuzu anladığımız dönem başlangıçtan 1.5 ay sonra oldu. Zamanla gelişen bir durum aslında. Şu anda ise bize bir şey olmaz demeyeceğim ama kolay kolay yıkılmayız biz. Çünkü o kadar zorluklardan ve öyle bir dönemden geçtik ki! Şu anda bizi ne yalan ne iftira ne de başka bir kişi etkiler. Hiçbir şekilde ilişkimiz sarsılmaz. Çünkü aşk ve sevgililikten başka bir boyuta taşındı ilişkimiz. O kadar birbirimize açığız ki, o kadar güveniyoruz ki! Acun’a kadınlar tarafından gelebilecek ilgiyi tahmin edersin. Ama bizim telefonlarımız da hep ortadadır, şifrelerimizi de biliriz, ne zaman arasak telefonlarımızı da açarız. O benim her şeyimi bilir onun her şeyini de ben bilirim. Bazı şeyleri ben alttan alırım, bazı şeyleri de o alttan alır. Dün bile bir olay yaşadık, ‘böyle bir şey olacak, benim yanlış yapmayacağım konusunda güven’ dedi. Ben zaten güveniyorum. Olduk yani biz gerçekten.
 
İlişkinizi sağlam kılan başka ne gibi dengeler var?
-Herkesin kendini mutlu ettiği bir şeyler var, onun PlayStation’ı var, benim arkadaşlarımla kahve keyfim var. Kendi alanlarımıza çok saygı duyarız, o bölüme girmeyiz. Zaten insan kendi mutlu ise karşısındakini de mutlu ediyor. Ben mutlu olduğum zaman Acun’u yükseltiyorum, down halinde bile bir şekilde onu mutlu ediyorum. O da ben mutsuzken beni yükseltir. Aramızda birbirini yükseltmeli bir durum var açıkçası. Beni bir de öyle yerlerde onere eder ki! Bunu kimse çok fazla bilmez ve tahmin bile edemez.
 
Bir de Acun’un yönlendirmelerine çok açıksınız anladığım kadarıyla...
-Evet ben bir adım atmadan önce Acun’a sorarım hemen. Çünkü benim düşünemediğim şeyleri o çok güzel düşünüyor ve görüyor. Benim için en iyisini düşündüğünü biliyorum. Bana şunu giyme diyorsa, doğrusu odur.
 
Diyor mu?
-Acun etek giymemi pek istemez, rahatsız olur. Yazlık yerlerde bir sıkıntı yok. Arada bazı kıyafetler için uyardığı tabii ki de oluyor, ‘Buna ne gerek var, çıkar istersen’ diye. Bazen öf dediğim olsa da onu dinliyorum, kabul ediyorum, hak veriyorum.
 
Çok genç anne oldunuz. Bilinçli bir karar mıydı?
-Hayır değildi. 22 yaşında hamile kaldım, 23 yaşında anne oldum. Bir de normal doğum yaptım. Şu anda daha cesaretsizim. O zaman Allah bana nasıl cesaret vermişse... Melisa’yı ne anneme ne dadıya kimseye yıkatmadım bile. Ful ben ilgilendim. Rahat bir anneyim. Ağladı diye panik olmadım hiç. O da çok rahat bir bebekti.
 
Melisa’nın babayla ilişkisi ne boyutta?
-Babasıyla şu an ilişkileri mükemmel. Ablalarına da bayılıyor. Onları çok seviyor ve hep görüşmek istiyor, babası da olabildiğince görüştürüyor. Sevgi dolu bir çocuk.
 
Her göz önünde olan insan gibi siz de eleştiriliyorsunuz. Ellerinde güzel nedenleri de var üstelik. Mutlaka kırıldığınız, üzüldüğünüz zamanlar olmuştur. Nasıl üstesinden geldiniz tüm bunların?
-Diyorum ya, bardağın dolu tarafından bakmak lazım hep. En kötü anda bile onu bir şekilde döndürüp; şöyle düşün böyle, düşün diyorum ben kendime. Bir kere cinnet geçirdiğim bir an olmuştu, hatta ondan sonra saçma sapan bir yazı yazmıştım Instagram’da. Düşünsene ilişkinle ilgili bir açıklama yapsan dert yapmasan dert. Yapsam daha kötü olacaktı, gerçi bundan daha kötü nasıl olunurdu bilmiyorum. Ne diyecektim; ben suçsuzum, ben böyle yapmadım, iftira atıyorsunuz mu diyeyim. Bu, sözle anlatılacak bir şey değildi. Sonrasında, sen izleyen ve cevap veren değil, sen izleten ol dedim kendime, öyle de oldum.
 
Hülya Avşar’ın programında Acun’un açıklamaları çarpıcıydı. Sizi ikna edenin o olduğuna özellikle değindi. Siz onun size aşık olma şekline aşık olmuş olabilir misiniz?
-Evet doğru, ama Acun da aşık olunmayacak insan değil. Acun her kadını etkiler.
 
Çok mu aşıksınız?
-Gerçekten, evet aşığım. Göze aldığım şeyler, bana atılan iftiralar, yediğim laflar, sözler... Onları kabul ettim ya demek ki çok aşıkmışım. Zaten o da öyle diyor. Biz iki senedir doğru düzgün, aynı evde bulunarak bir ilişki yaşıyoruz. Bu böyle gelişti; biz bunu yaşayan ilk kadın ve erkek değiliz, son da biz olmayacağız. Evet birbirimize aşık olduk ve devam ettik. Gerçek aşk olduğu zaman, kolay kolay bitemiyor.
 
Aileniz olayı nasıl karşıladı?
-İlk önce şok oldular tabii. Belki tahmin ediyorlardı, çünkü Acun bizim eve gelip gidiyordu, beraber akşam yemeklerimiz olurdu. Anlamıyor ve kondurmuyordu babam tabii. Annem belki biraz anlıyordu. Babam 1.5 sene sonra gazeteden öğrendi durumu. İlk önce ablamla konuştuk o konuşsun diye, sonra Acun babamla konuştu.
 
Her şeye sahip görünen genç kadın. Hayattan ne istiyorsunuz?
-Ben bu sahip olduğum şeylerin hiçbirinin hayalini kurmadım. Şu arabam olsun, şu evim olsun, şu alışverişi yapalım, şu çantayı alayım diye düşünmedim. Neyse o oldu. Öyle gelişti ve oldu.
 
Peki ya çocuk hayali?
-Üç çocuk istiyorum. Çok çocuk olsun, ben hala spor yapıyor olayım, genç bir anne olayım, güzel bir fiziğim olsun, hep beraber büyüyelim. Kalabalık aile en güzel şey.
 
Uyansanız ve her şey bir rüya olsa. Nasıl devam ederdiniz hayatınıza? Hedefleriniz neler olurdu?
-O da çok güzel olabilirdi. ‘Hadi bakalım’ diye yeni bir şeye başlardım. Bilmiyorum her şey o kadar güzel, akışında gelişti ki... Hayallerim olup da böyle olmadı. Belki yine hayallerim olmazdı.
 
Bekliyor muydunuz Instagram’da bu kadar ilgi görmeyi?
-Yok, hayır. O da akışında gelişti. Bunu anlatmalıyım bence; geçen gün Yunanistan’da bir çift ATV ile geliyordu. Bizi görüp indiler ve yanımıza doğru koşmaya başladılar. Acun’a ‘sence sana mı bana mı?’ dedim. Bana, Şeyma Hanım ‘fotoğraf çektirebilir miyiz?’ dediler. Dışarıda, gerçek hayatta olumlu tepkiler görmek bence çok daha güzel.
 
Siz olsanız kendinize ne sorardınız?
-Ben olsam Şeyma ile Acun’un ilişkisinin nasıl başladığını, nasıl devam ettiğini, hamilelik döneminde ne olduğunu filan çok merak ederdim. Ama Acun bunun sadece bir kısmını açıkladı. Düşün ki bilinmeyen başka açılardan olaylar da var. Herkes kendine göre haklı. Yaşayan bilir.
 
Fiziğiniz ve stiliniz pek çok kadından önde olmanızın destek ayakları gibi görünüyor. Güzel kadın olmanın bu anlamda hissettirdiği nedir?
-Benim bence bir senedir tam oturdu stilim. Hep çevremde iyi giyinen kız olmuşumdur. Şunu asla giymiyorum dediğim bir şey yok ama eskiden giysem de şimdi siyah düz kalem etek giymem. Hiç tarzım değil. Siyah dapdar elbise de giymiyorum. Çabasız şıklığı seviyorum. Güzellik konusunda ise kendimi çok güzel bulan bir insan değilim ama istediğim zaman ilgi çekmesini bilen bir insanım.
 
Size estetik mucizesi diyorlar...
-Ben bile Var Mısın Yok Musun? yarışmasındaki halimi görünce, nasıl bu kadar değiştim, ben ne oldu da bu hale geldim diyorum açıkçası. Ama dudağım dışında estetiğim yok. Kaşımı bile aldırmıyorum. Acun diyor ki, çok kilo verdin ve yüzün oturdu. Dolgu da yaptırmadım. Ama cildime çok iyi bakıyorum. Sabah akşam cildimi temizliyorum. C vitamini kullanıyorum. Onarıcı bakım kremlerim var. Bol su içiyorum, alkol kullanmıyorum, spor yapıyorum.
 
Stilinizi nasıl tanımlıyorsunuz?
-Eklektik. Bir anda rock’n’roll kızı oluyorum, bir anda pembe etekli kız bir anda dapdar elbiseli kadın. Düğünümde de biraz böyle olacak. Beklenti çok yüksek. Ama beklentiyi bu kadar yüksek tutmayın, çok da bir şey olmayacak.
 
Heyecanlı mısınız?
-Değildim ama listeyi yapmaya başladığımızdan beri heyecanlıyım. Ama biliyorum ki bizim hayatımızda evlilik hiçbir şeyi değiştirmeyecek. Hiç!
 
 
 



Sayfa Adresi: http://magazinekibi.com/haber/Seyma-Subasi-Acun-Her-Kadini-Etkiler/394692