Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü’nün katkıları, Üsküdar Belediyesi’nin iş birliği, BKM Mutfak’ın desteği ve Uluslararası Bağımsız Sinema ve Sanat Derneği tarafından bu yıl ilk kez düzenlenen Uluslararası Distopya Film Festivali’nin açılış gecesi dün akşam Üsküdar Bağlarbaşı Kültür Merkezi’nde yapıldı.
Geceye eski Bakan Yüksel Yalova, yönetmen Biket İlhan, oyuncu Meral Çetinkaya, oyuncular Didem Balçın, Cansel Elçin, Umut Karadağ, Yosi Mizrahi, Şencan Güleryüz, Gökhan Mumcu, Ferdi Yıldız, ses sanatçısı Neşe Seçil, Prof. Dr Nilay Ulusoy’un yanı sıra festival danışma kurulu, jüri üyeleri, finalistler ve çok sayıda basın katıldı.
Sunuculuğunu ünlü oyuncu Janset ve AkınRobotics’in insansı robotu Ada’nın yaptığı gecenin açılış konuşmasını Festival Direktörü Hatice Aşkın gerçekleştirdi. Konuşmasına teşekkürlerini sunarak başlayan Hatice Aşkın, “Sinema yeryüzünü sahiplenme cesareti veren, dünyayı değiştirme ve dönüştürme gücü hissettiren çok güçlü bir sanat formudur” dedi. Mantığın sınırlarını geçmek için alanların dışına çıkmaya aracı olan distopik evrenden bahseden Aşkın, “daha derine dal” sloganı ile yola çıktıkları bu yolda distopya filmlerinin varlığını artırmayı hedeflediklerini belirtti.
Festival Sanat Yönetmeni Gülşah Elikbank da konuşmasında İnsanların birbirlerini anlamak için birbirlerinin hikayelerini görmeye ve hissetmeye ihtiyacı olduğunun altını çizdi. Elikbank, “İçinde bulunduğumuz bu festival, daha derine dalmaya cesaret edenlerin, daha adil bir dünya düzeni ve daha anlamlı bir dünya yaratmak için kalbi çarpanların. Ütopyamızı bulmak için yolumuz distopyadan geçiyor ve daha derine dalıyoruz” dedi.
Meral Çetinkaya ve Çetin Tekindor’a Onur Ödülü
Konuşmaların ardından jüri üyelerine plaket verilirken gecede usta oyuncular Meral Çetinkaya ile Çetin Tekindor “Onur Ödülü” aldı. Ödülünü Eski BakanYüksel Yalova’dan alan Meral Çetinkaya ödül almaktan onur duyduğunu belirterek duygularını “Bize hikâye gibi gelen distopya, artık gerçek olur. Bu distopyadan umarım dediğiniz gibi bir ütopyaya çıkış olur” şeklinde açıkladı. Geceye katılamayan Çetin Tekindor’un ödülü menajerine oyuncu Umut Karadağ tarafından takdim edildi.
Festival, distopik bir evrenin içine çekmeye başladı
Bugün “Distopya Teorik ve Eleştirel Yaklaşımlar” akademik oturumu ve “Yapay Zekâ ve Yeni Tekno-Lojik Gelişmeler” programı ile başlayan festival, distopik sinemaya farklı yaklaşımları izleyicilerle buluşturdu.
“Distopya Teorik ve Eleştirel Yaklaşımlar”
Dr. Emrah Atasoy tarafından “Distopyanın Tanım Sorunu” nun ele alındığı Distopya Teorik ve Eleştirel Yaklaşımlar akademik oturumunda Atasoy, distopyanın ütopyadan ayrı düşünülemeyeceğinin altını çizdi. “ Bir insanın distopyası başka bir insanın ütopyası olabilir ya da bir insanın ütopik rüyası başka birinin distopik kabusu olabilir. ” sözleri ile distopya kavramının tanım sorununa eleştirel bir pencere açan Atasoy, distopya kavramının türsel anlamda tasvirini anlattı. Distopya kavramının etimolojik olarak “kötü yer” anlamına geldiğini belirten Emrah Atasoy, distopya kavramının hayatımıza ilk ne zaman girdiğini ve günümüz dünyasında pandeminin de etkisiyle bu kavramın popüleritesinin arttığını aktardı. Distopyanın edebiyat, sosyoloji, siyaset bilimi ve medya çalışmaları gibi farklı alanların çalışma konusu olabileceğini belirten Atasoy, distopyanın çeşitlerinin var olduğunu ve bu yüzden distopyanın tanım sorununu eleştirel olarak ele aldığını anlattı.
Dr. Öğr. Üyesi Burcu Kayışçı Akkoyun ile devam eden akademik oturumda, Akkoyun “Distopya Yazınında Metinlerarası Diyaloglar” başlıklı sunumunu izleyiciye aktardı. Distopyayı metinlerarası ele almanın Türün genel özelliklerini anlamak ve eleştirel değerini algılamak açısından önemli olduğunu söyleyen Akkoyun, sözlerine metinlerarasılık kavramının Kristeva gibi isimler açısından nasıl ele alındığını belirterek devam etti. Aldous Huxley’in “Cesur Yeni Dünyası”, George Orwell’in “1984”ü ve Margaret Atwood’ın “Damızlık Kızın Öyküsü” gibi eserlerinden örneklemler alarak distopyada metinlerarasılık kavramını inceleyen Akkoyun, “Örnek verdiğim tüm distopik eserlerin metinlerarası diyaloglarla birbirine bağlı olduğunu görebiliriz ve distopyaların insanlara bir uyarı niteliğinde olduğunu söyleyebiliriz” dedi.
Prof. Dr. Tommy Moylan ve Prof. Dr. Raffaella Baccolini tarafından ise “Distopya Çağında Ütopyanın Peşinde – Distopyada Umut ve Toplumsal Cinsiyet” temalı sunum yapıldı. Distopya tanımının ve ABD’nin yeteneklerinin yansımasıyla başlayan meta yorumlamayı anlatan Prof. Dr. Tommy Moylan, distopya tanımının tarihsel sürecini ele aldı. Distopyayı feminizm ve toplumsal cinsiyet üzerinden ele alan Prof. Dr. Raffaella Baccolini Atwod’ın “Damızlık Kızın Öyküsü” ve Katharine Burdekin’ın “Swastika Geceleri”ni örneklem olarak açıkladı.
“Yapay Zeka ve Yeni Tekno-Lojik Gelişmeler”
“Kök Hücre ve Genetik” hakkında bilgilerini aktaran Dr. Semir Beyaz, beslenme ve çevresel faktörlerin, insan sağlığı üzerine olan etkilerini hücresel ve moleküler olarak sürecini anlattı. Bunun zor bir süreç olduğunun altını çizen Beyaz, bilimsel keşif yolculuğunda öğrendiği dersleri bir tavsiye niteliğinde paylaştı. Entelektüel birikime dayanan bu sürecin gelişim aşamasını anlatan Beyaz, kritik düşünme yönetiminden de bahsetti.
“İnsansız Otonom Araçlar” hakkında konuşan Dr. Tekin Meriçli ise, hayata geçirdiği ve geçirmeyi hedeflediği araçları izleyicilere anlattı. Sürücüsüz otonom araçların özelliklerini aktaran robot bilimci Meriçli, özellikle pandemi döneminde artan e-ticaret arzının kamyon sürücüsü yetersizliği ile nasıl sekteye uğrayabileceğinin ve bu noktada otonom araçların varlığının öneminin altını çizdi.
Distopik Filmler İzleyici ile Buluşmaya Başladı
Uluslararası Kısa Metraj Film Yarışması Finalist Film Gösterimleri ve Yönetmen Söyleşileri başlıklı gösterimin ilk bölümünde Murat Uğurlu’nun “Tapınak” filmi, Aysun Karaosman’ın “Kauai” filmi, George Georgakopoulos’un “Ifigeneia: No More Tears” filmi ve Nadin Alyekhina’nın “2040” filmi distopik film severlerin beğenisine sunuldu. İkinci bölümünde ise Sengthe Vanh Bouapha’nın “The Bure Au” isimli filmi, Gökalp Gönen’in “Lal” isimli filmi, Fehmi Öztürk’ün “Bir Annenin Sonatı” isimli filmi ve Pierre Dogowson’ın “2030” isimli filmi izleyicilerle buluştu. Gösterimler sonrası yönetmenlere sorularını yönelten izleyiciler için sinema dolu bir gün oldu.