Kültür ve Turizm Bakanlığının destekleriyle düzenlenen “Türkiye Yazarlar Birliği’nin 45. Yılında Ankara'dan Ardahan'a Kültür Kervanı” ilk durağı Sivas'ta "Aşık Veysel ve Aşık Edebiyatı" paneliyle Cumhuriyet Üniversitesi Kadı Burhanettin Salonu'nda edebiyatseverlerle buluştu.
“Kültür, toplumları birleştiren bir köprüdür”
Sivas Cumhuriyet Üniversitesi'nin Kadı Burhanettin Salonu'nda gerçekleşen panelinin açış konuşmasını Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Üniversitesi Rektörü ve TYB Genel Başkanı Prof. Dr. Musa Kazım Arıcan yaptı. Arıcan, 1978 yılında D. Mehmet Doğan önderliğinde kurulan TYB'nin, Türk kültürü ve sanatının korunması, geliştirilmesi adına önemli faaliyetlerde bulunduğuna vurgu yaptı. TYB'nin tarihi boyunca düzenlediği kültür kervanlarının, bu faaliyetlerin en önemlileri arasında yer aldığını belirtti. Özellikle 30. yılda Edirne'den Ardahan'a, 35. yılda Ankara'dan Siirt'e ve 40. yılında Edirne'den Mostar'a uzanan kervanların, edebiyat ve kültürün pek çok katmanını gün yüzüne çıkardığını ifade etti.
Arıcan, "Kültürümüz, atalarımızdan bize miras kalan ve gelecek nesillere aktarılması gereken toplumları birleştiren bir köprüdür. Bu gezinin amacı, Anadolu'nun zengin kültürünü baştan başa dolaşarak keşfetmek ve bu değerleri genç nesillere aktarmaktır." dedi.
“Âşık Veysel: 20. yüzyılın en meşhur âşıklarından biri”
Panel konuşmacılarından TYB Kurucu ve Şeref Başkanı D. Mehmet Doğan konuşmasında kamlardan, baksılardan, ozanlardan âşıklara uzanan bu tarihsel yolculukta, musiki ve şiir her zaman iç içe olduğunu dile getirdi. Doğan, 19. yüzyılı âşık edebiyatının rönesansı olarak nitelendirirken, 20. yüzyılın ise dünya genelinde büyük bir dönüşüme sahne olduğunu vurguladı. Bu dönüşüm sürecinde, âşık edebiyatının var olma mücadelesi verdiğini belirtti. Ancak bu zorlu döneme rağmen Âşık Veysel gibi isimlerin seslerini duyurmayı başardığını ve geniş kitlelere ulaştığını ifade etti.
Doğan'ın belirttiğine göre, Âşık Veysel, 20. yüzyılın en tanınmış, bilinen ve şöhretli âşıklarından biri olup, onun şöhretine yaklaşan ikinci bir isim bulunmamaktadır. Doğan, Veysel'in bu büyük başarısının arkasında sadece şiir ve musiki yeteneği değil, aynı zamanda diğer önemli etkenlerin de olduğunu dile getirdi.
“Veysel, maharetli ve samimi bir âşıktır”
Prof. Dr. Turan Karataş, Âşık Veysel hakkında değerlendirmelerde bulundu. Karataş, "Veysel, hem Hakk’ın didarına hem de bir 'Leyla'nın cemaline meftundur. Her bir şiirinde aşk farklı bir boyut kazanır. Aşkında beşerî boyutları aşan bir yücelikle beraber, suna boylu, keklik sekişli, bülbül ötüşlü dünya güzellerine olan ilgisi de dikkat çeker." dedi. Görme özrüne rağmen Veysel'in, cins-i lâtiflerin güzelliklerini anlatışı da Prof. Dr. Karataş’ın vurguladığı diğer bir nokta oldu. Veysel’in Hakk’a olan bağlılığını ve Allah sevgisini âşıklığın bir gereği olarak gördüğüne dikkat çeken Karataş, Veysel'in samimi ve maharetli bir âşık olduğunu belirtti.
“Geleneği yenileyen âşık”
Prof. Dr. Bayram Durbilmez, Âşık Veysel'in geleneksel aşık sanatını modern zamanlara uyarlayarak yeni bir soluk getirdiğini belirtti. Durbilmez, Veysel’in, İslamiyet’in etkisi altında şekillenen geleneksel aşık sanatını korurken, modern Türkiye'nin sosyo-kültürel değişimlerini de eserlerine yansıttığını ifade etti. Durbilmez, Veysel'in “millet olma şuuru” konusundaki yenilikçi yaklaşımını ve Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş sonrası milli birlik ve beraberlik duygusunu eserlerinde işlediğini vurgulayarak Aşık Veysel’in, geleneği yenileyen ve aşık sanatını hem geçmişle hem de gelecekle buluşturan benzersiz bir sanatçı olduğunu aktardı.
Durbilmez, Âşık Veysel’in Cumhuriyet ile özdeşleşen bir âşık olduğunu, Türkiye Cumhuriyeti’nin Türk halkı tarafından benimsenmesine, millî birlik ve beraberlik şuuruyla hareket etmesine, Türk kültürünün temel özelliklerinin güncellenerek korunmasına, Türk çocuklarının tarih şuuru ve çevre bilinciyle yetişmesine çaba gösteren, yaşadığı çağ ve toplumla bütünleşen bir âşık, bir ışık olduğunu da ifade etti.
“Benzersiz bir sanatçı”
Dr. Doğan Kaya ise Âşık Veysel'in milli birlik ve vatan sevgisi üzerine yaptığı konuşmada, aşık geleneğinin derin kökleri ve Âşık Veysel'in bu geleneğin modern dönemdeki temsilcilerinden biri olduğunu vurguladı. Kaya, “Âşıklar, genellikle toplumsal, siyasi ve beşerî meseleleri işleyen şiirler söylerler. Bu gelenek, 14. yüzyıldan günümüze kadar sürdürülmüştür. 1931'de Sivas'ta gerçekleştirilen halk şairleri bayramında Ahmet Kutsi Tecer tarafından tanıtılan Âşık Veysel, bu geleneğin modern dönemdeki önemli temsilcilerindendir.” dedi. Kaya, Veysel’in şiirlerindeki insan sevgisi, barış arzusu, kardeşlik ve milli birlik duygusu öne çıktığına vurgu yaparak Âşık Veysel’in, geleneksel aşık sanatını modern Türkiye'nin sosyo-kültürel değişimlerine adapte ederek toplumun derdine tercüman olan ve millî birlik duygusunu vurgulayan benzersiz bir sanatçı olduğunu ifade etti.
“Zamanda iz bırakan sözler”
Dr. Berat Demirci, Âşık Veysel'in sadece sözleri ve eylemleriyle değil, hisleriyle de iz bıraktığını vurgulayarak “Söz, his ve eylemdir. His, eylemi ilk biçimlendirendir. İnsan bir eylemi gerçekleştirirken ses tonuyla, vücut diliyle ruhiyatını başkalarına da hissettirir. Böylece “Zamanda iz bırakan sözler” sadece eylemin değil, hâllerin de taşıyıcısıdır.” dedi.
Demirci, 45 yıl önce bir Sivas Kongresi şenliğinde canlı olarak dinlediği Veysel'in tevazu sahibi bir kişiliğe sahip olduğunu belirtti. Veysel'in "Uzun ince bir yoldayım" dizesinin pek çok yolcuya rehberlik ettiğine değinerek, bu dizelerin yalnızca bir eylemin değil, bir duygunun da yansıması olduğunu dile getirdi. Demirci, Veysel ile yapılan bir sohbette, onun görmeyen gözlerinin dış dünyanın gördüğünden daha fazlasını kavradığını vurgulayarak, modern dünyanın sadece görmeye odaklı anlayışının şiirin derinliklerini kavramakta yetersiz kaldığına işaret etti.
Panel Âşık Veysel türkülerinin söylenmesi ve panelistlere berat takdimi ile son buldu. Kervanın sonraki durağı Erzincan. Kervan “Deprem Edebiyatı Paneli”ne doğru yola koyuldu.