Babasını öldüren ünlü oyuncu Orhan Şimşek, Cumhuriyet savcılığında olayı nasıl gerçekleştirdiğini en inceayrıntılarına kadar anlattı.
İşte Orhan Şimşek'in kan donduran ifadesi;
Babası ile yıllardan beri anlaşamadığını ve babasının kendisini her zaman hor gördüğünü dile getiren Orhan Şimşek Cumhuriyet Savcılığı'na verdiği ifadesinde, babasının ağabeyine daha iyi bir baba olduğunu, ağabeyiyle kendi arasını bozduğunu öne sürdü.
Doktorun kendisine ‘esrar piskozu’ teşhisi koyduğunu ve babasının üzerinde sürekli hüküm sürmek istediğini anlatan Şimşek, “Bundan iki yıl önce babamların İstanbul’daki evinde kalmakta iken kendisine dayanamayıp bıçak çektim. Kendini pencereden aşağı attı. Babam bana karışmaya üstüme 29 yaşıma kadar hüküm sürmeye devam etti. Abimi dolduruşa getirip üsteme saldı. Beni polise şikayet etti ve bugünkü mevcut olan bipolar bozukluk hastalığımı elde etmiş oldum. Özel hayatıma karışmaya devam ediyordu. Artık bu benim için dayanılmaz bir hal aldı” dedi.
“TANINMIŞ KİŞİLİĞİM HER GEÇEN GÜN SAYESİNDE ZEDELENMEKTEYDİ”
Babasının kendisini aşağıladığını ve Mart ayında hastanede yattığını ifade eden Şimşek, “Tanınmış kişiliğim her geçen gün sayesinde zedelenmekte idi. Yine babadır dedim sesimi çıkarmadım ve hastaneye yattım. 25 gün Kocaeli Üniversite Hastanesi Umuttepe’de yattım. 27 Mart 2015 günü taburcu oldum. Babam kendisini etrafa iyi gösterip beni kötü göstermeye devam ediyordu. Babam dindar değildir. Dini kullanan adam, iyi gözükmeye çalışıyor ve kendisini bu şekilde lanse ediyordu. Bende yine iyi bakarak dindarlığı öğrensin diye Adıyaman’a götürmeye karar verdim. Babama doğru bir ibadet biçimi göstermek için böyle bir teklifte bulundum. O da bunu memnuniyetle kabul etti ve etrafa Adıyaman’a gideceğini yaydı” diye konuştu.
“BABANI ÖLDÜR” DİYE SES GELDİ
Menzil köyüne giderken yolda ihtiyaç için durduklarını ve kendisine birisinin “babanı öldür, bize öyle gel” diye seslendiğini ifadesinde söyleyen Şimşek, “İhtiyaç için arabayı yol kenarına çektim. İhtiyaç için tarlaya indim. Tarlada ilerlerken birisi bana ‘Babanı öldür, bize öyle gel’ dedi. Bende bu sese uyup aracın bagajını açtım ve bagajdaki poşet içerisindeki bıçağı alıp cebime koydum. Ardından yeşilliğin içine doğru ‘ekin tarlası’ gittim. Üzerimdeki elbiseleri çıkartıp bıçağı elimde gizledim. Üşüdüğümü söyledim ve babamdan battaniye istedim.
Babam battaniyeyi üzerime verdikten sonra arkasına döndüğü esnada bende bunu fırsat bilerek bıçağı boynuna vurmak üzere yönlendim. Ellerimi tutarak ‘yapma oğlum, tamam özür dilerim’ deyip benimle boğuşmaya başladı. Ben bu sırada vazgeçecektim ki babamın benim parmağımı ısırması beni iyice çileden çıkartı ve onu devirdim, babam benimle beraber kendisi sırt üstü vaziyette yere düştü. Tekrar vazgeçecektim ki bana küfretti. Küfür beni iyice çileden çıkarttı ve bıçak darbesini sayısız bir şekilde vücudunun neresini geldiğini umursamadan sayısız bir şekilde saplamaya başladım. Babam kendini bıçakladığım için yerde iken yüz üstü döndü. Sonra ben bıçaklamaya devam ettim, bu sefer sırtından bıçaklıyordum, defalarca sapladım. Babam ‘baba baba’ diye bağırınca acı çektiğini anlayıp babasından gördüğü davranış şekli ile bana yaptığını düşünüp ve babama iyilik olsun, can çekişmeye daha fazla devam etmesin diye nefes borusunu kestim” şeklinde konuştu.
“NEHİRDE ABDEST ALIP TESLİM OLDUM”
Orhan Şimşek, babasını öldürdükten sonra toprakla teyemmüm yaptığını, daha sonra bir nehirde suya girerek abdest aldığını ve Menzil’e yakın yerdeki karakola teslim olduğunu ifade etti.
Sabah jandarma görevlileriyle birlikte babasının cesedinin bulunduğu yere giden Orhan Şimşek, babasının cansız bedenini jandarma görevlilerine gösterdi.
İDAMLA YARGILANMAK İSTEDİ
Savcılıkta ifade veren Orhan Şimşek, savcılıktan iki talebi olduğunu dile getirerek, kendisinin idamla yargılanmak istediğini ya da tek kişilik hücrede tek başına yatarak tedavi görmek istediğini ve kendi doktorunun tedavisine devam etmek istediğini söyledi.
Savcılıktaki ifadesinin ardından tutuklanarak Adıyaman E Tipi Kapalı Cezaevine gönderilen Orhan Şimşek’in öldürdüğü babasının cenazesi ailesi tarafından gece geç saatte alınarak İstanbul’a götürüldü.