|
KKTC Cumhurbaşkanı Politik Danışmanı,Kıbrıs İlim Üniversitesi Dekanı Prof.Dr. Ata Atunun ilgiyle okunacak gündeme dair özel köşe Yazısı
Adı sanı bugüne değin hiç duyulmamış, hangi devletin içinde ve nerede özerk olduğu
bilinmeyen sözde “Rojava Özerk Yönetimi”nin ABD’nin ve Atlantik Paktının desteği ile
haklarının güvence altına alınması, korunması ve tanınması için çalışmalar
başlatıyor.
Böylesine bir tarafgirlik dünya siyasi tarihinde görülmüş, duyulmuş değil.
Kıbrıs Türklerinin kurduğu devleti 40 yıldır tanımayan, Kıbrıs Türklerini dünyadan
izole eden güruh, terörist gruplara devlet kurdurma derdinde.
Atlantik Paktı’nın biz Kıbrıslı Türklere attığı siyasi kazık tamı tamına 60 yaşında
olduğu ve o günden bugüne bir şey değişmediği için şaşırmıyoruz.
60 yıl önce ne mi olmuştu; Kıbrıs adasında yaşanan soykırımın ve Rum saldırılarının
durdurulması gerekçesiyle BM Barış Gücünün gönderilebilmesi için ABD ve
İngiltere’nin dümen suyunda giden BM, Kıbrıslı Türklerin tüm itirazlarına rağmen
Türkiye Hükümetine yanıltıcı bilgi vererek, ikna etmiş ve 4 Mart 1964 tarihinde 186
no.lu kararı almıştı. Bu karar içeriğince adada uluslararası tanınan hükümet Makarios
hükümeti olacak ve BM Barış Gücü’de Kıbrıslı Türkler ve Rumlar arasındaki
çatışmaları önleyecekti. Daha doğrusu, Yunanistan’ın uluslararası yasalara ve Kıbrıs
Cumhuriyeti kuruluş Anayasasına aykırı olarak Kıbrıs adasına yasadışı gönderdiği 20
bin kişilik komando tümeninin desteği ile Rumların Türklere karşı başlattığı saldırıları
önlemek için adaya gönderilecekti.
BM Güvenlik Konseyi’nin bu insanlığın yüz karası kararından sonra BM Barış Gücü
1964 yılının Mayıs ayında adaya ayak bastı. Çok gariptir ama BM’nin bu sözde Barış
Gücü’nün “Ateş etme” yetkisi bulunmamaktaydı. Bütün yaptığı, Rumlar Türklere
saldırınca resim çekmek ve rapor hazırlayıp BM Genel Sekreterine göndermek oldu.
Hiçbir şekilde de Rumların Türklere karşı organize ettikleri kalleşçe saldırılara, toplu
kıyımlara ve Türklerin köylerini, evlerini, hayvanlarını, zahirelerini yağmalamalarına
mani olmadılar. Sadece yaşayan saldırı sonrasında resim çektiler, rapor yazdılar ve
BM’ye gönderdiler.
15 Temmuz 1974 Pazartesi günü sabah Kıbrıslı Rumlar, Yunanistan’ın askeri desteği
ile Kıbrıs adasında darbe yaparak BM’nin meşru gördüğü Makarios hükümetini
devirdiler ve Kıbrıs Cumhuriyetini lağvettiler. Yerine Kıbrıs Helen Cumhuriyetini tek
taraflı ilan ettiler. Bir gün sonra da Kıbrıs adasını Yunanistan’a bağladıklarını yani
Enosis’i gerçekleştirdiklerini kendilerine göre resmi olarak dünyaya duyurdular.
20 Temmuz 1974 Cumartesi günü Kıbrıs Anayasasına göre Garantör olan
Türkiye’nin Anayasada yer alan EK 1, Madde 4’e göre müdahalesi ile Kıbrıs Helen
Cumhuriyeti yıkıldı ve adada iki farklı yönetim kuruldu. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi
(GKRY) ve önce adı Kıbrıs Türk Federe Devleti olan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti
(KKTC).
BM’nin Devlet olmak kriterlerine tamı tamına uyan, egemen olduğu toprakları,
demokrasisi, hükümeti, meclisi, ekonomisi, bankaları, ordusu, yargısı, polis teşkilatı,
hava ve deniz limanları, kara sınır kapıları ve halkı olan KKTC’yi tanımamak ve
varlığını inkar etmek için BM Güvenlik Konseyi’nin 18 Kasım 1983 tarihinde aldığı
insanlığın yüz karası 541 no.lu karar halen geçerliliğini sürdürmekte.
İşin grip tarafı, ABD Temsilciler Meclisi eski üyesi Edward R. Roy ile PKK/YPG siyasi
kolu Demokratik Suriye Meclisi’nin Amerika’daki temsilcisi arasında sınırları belli
olmayan, nerede olduğu bilinmeyen, PKK/YPG’nin Suriye’de oluşturduğu sözde
Rojava Özerk Yönetimini dünyaya tanıtmak için, ekim ayında imzalar atıldı.
Yapılan anlaşmanın içeriğinde sözde Rojava Özerk Yönetiminin, ABD Kongresi ve
Temsilciler Meclisi’nin önemli isimleriyle, Temsilciler Meclisi komiteleriyle, Dışişleri,
Savunma, Ticaret bakanlıklarıyla ilişki kurması, görüşmeler yapması, ABD’nin önde
gelen dini ve sivil toplum kuruluşları ve medya kuruluşlarıyla ilişkilerin sağlanması,
Birleşmiş Milletler’e bağlı kurumlar ve insan hakları organizasyonlarıyla toplantılar
düzenlenmesi yer almakta. En önemlisi de sözde Rojava özerk yönetiminin haklarının
güvence altına alınması, korunması ve (devlet olarak) tanınması da yer alıyor bu
sözleşmenin içeriğinde.
Bir tarafta bir terör örgütüne tanınmış bir devlet olabilmesi için ABD tarafından verilen
sınırsız mali ve siyasi destek, diğer tarafta da bağımsızlığını 49 yıl evvel ilan etmiş,
uluslararası kurallara uygun tam bir devlet olan KKTC’nin önüne çıkarılan insanlık
dışı engeller ve izolasyonlar…
İşte buna sözde “Batı Medeniyeti” ve “insan hakları” deniyor…
Prof. Dr. (İnş. Müh.), Doç. Dr. (UA. İliş.) Ata ATUN
KKTC Cumhurbaşkanı Politik Danışmanı
KKTC Cumhuriyet Meclisi 1. Dönem Milletvekili
|
|
|
|
|
|
|
|
FACEBOOK YORUM |
Yorumlarınızı
Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın... |
|
|
|
|
|
|
|
YORUMLAR |
Onay bekleyen yorum yok. |
|
|
|
Küfür, hakaret içeren; dil, din,
ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük
harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Bu haber henüz yorumlanmamış...
|
|
|
|
|
|