Kral Charles ve İngiltere Sağlık Sistemi
Yrd. Doç. Dr. Yurdagül Atun
Fransız Le Monde gazetesi, İngiltere Kralı Charles’ın hastalığını haberleştirmiş. Haber her
ülkede aynı anda çıktığı için biz de öğrendik. Allah şifa versin, geç gelen krallığının sefasını
sürsün de, burada benim yazacağım kralın hastalığı değil, Le Monde’un İngiltere sağlık
sistemiyle ilgili ifadeleri. Hastalığı haberleştiren AF;nin Londra muhabiri Cécile
Ducourtieux şunları söylüyor:
“Buckingham Sarayı açısından benzeri görülmemiş bir şeffaflık gösterisi olan kralın
kanserinin açığa çıkması, Birleşik Krallıkta kanser tedavisine ilişkin tartışmanın yenilenmesi riskini de taşıyor. Teşhislerin çoğunlukla çok geç konulması nedeniyle ülke, kanserde hayatta kalma oranları açısından Batı ülkeleri arasında en kötü sıralarda yer alıyor. İngilizler, sayıları
yeterli olmayan (1000 kişi başına 2,8 civarında) pratisyen hekimlerden randevu almakta
giderek zorlanıyorlar. Buckingham Sarayı'na göre, Kral III. Charles en iyi tedavilere
erişebilecek ve bu tedaviler 5 Şubat Pazartesi günü başlayacak. 7 milyondan fazla Britanyalı,
halk sağlığı sistemi olan NHS'deki operasyonlar veya tedaviler için bekleme listesinde ve
birçoğu da beklemede. Kemoterapiye erişmeden aylar önce.”
Geçtiğimiz günlerdeki İngiltere gezisinde duyduklarımızın tekrarı bu sözler. Londra’da
bindiğimiz taksinin şoförü şunları söylüyordu: “Burada sakın hastalanmayın. Hastalanırsanız
da acil servise gitmeyin. Yaptıkları, ağrı kesici verip göndermek. Biz artık önemli bir hastalık
yoksa kendi tedavimizi kendimiz yapıyoruz. Sadece tahlilde önemli bir şey çıkarsa sizi arayıp
hastaneye çağırıyorlar.”
Bununla ilgili çok haber yapmıştım. (Malum, İngiltere, KKTC’dekinden daha fazla Kıbrıs
Türkünün yaşadığı yer. 300 bini aşkın Kıbrıs Türkünün İngiltere’de yaşadığı söyleniyor.)
Kral Charles’ın hastalığıyla altının çizildiği konu aslında İngiltere’de de sıkça gündem olan
bir konu. CNN’nin 23 Ocak 2023 tarihinde yayımladığı haberin başlığı “Britanya'nın bir
ulusal hazine olan sağlık hizmeti neden çöküyor?
Haberde özetle şu ifadeler yer alıyor: “Manşetler Britanya Ulusal Sağlık Hizmetinin (NHS)
‘kırılma noktasında’ olduğu konusunda uyarıyor. Alarmlar tekrar tekrar çalıyor. Ancak
mevcut kriz, uyarı zillerinin eskisinden daha yüksek sesle çalmasına neden oldu. 1989'dan
beri NHS'de çalışan doktor Peter Neville, ‘Bu sefer farklı hissediyorum. Hiç bu kadar kötü
olmamıştı.’ diyor. Yakın zamana kadar düşünülemez olan sahneler artık sıradan hale
geldi. Hastaneler kapasitenin üzerinde çalışıyor. Pek çok hasta koğuşlarda değil,
ambulansların arkasında, koridorlarda, bekleme odalarında ve dolaplarda tedavi görüyor ya
da hiç tedavi görmüyor. Liverpool'daki bir hastanede çalışan bir NHS çalışanı CNN'e ‘Burası
bir savaş bölgesi gibi’ dedi. Bu hikayeler verilerle doğrulanıyor. Aralık
ayında İngiltere'de 54.000 kişi acil hastaneye kabul için 12 saatten fazla beklemek zorunda
kaldı. Felç veya kalp krizi gibi ‘kategori 2’ bir duruma müdahale etmek için ambulansın
ortalama bekleme süresi 90 dakikayı aştı. (Hedef 18 dakikadır.) 30 Aralık'ta sona eren haftada
5 yıllık ortalamaya göre 1.474 (% 20 fazla) ölüm yaşandı. İngiltere'deki NHS kuruluşlarını
temsil eden NHS Konfederasyonu'nun genel müdürü, geçen ay bir ambulans saldırısının
arifesinde hükümete bir mektup yazarak NHS liderlerinin o gün "hasta güvenliğini garanti
edemeyecekleri" yönündeki endişeleri konusunda uyardı. Buna cevaben bir hükümet sağlık
bakanı halka ‘riskli faaliyetlerden’ kaçınmaları tavsiyesinde bulundu.”
Burada müsaadenizle, Türkiye’nin son yıllarda hızla gelişen sağlık turizmi potansiyeliyle
dünyanın en çok tercih edilen ülkeleri arasında üst sıralara yükseldiğini hatırlatacağım.
Yaş mevzuuna girmeyeceksek, sigortalıların sadece sigorta hastanelerinden hizmet alabildiği,
bunun için de sabah ezanı hastanede kuyruğa girdiği zamanları bildiğimi de söyleyebilirim.
Şükür ki, Türkiye’nin 2003 yılında "Sağlıkta Dönüşüm Programı" adı verilen çok iddialı bir
reform programına tabi tutulmasının ardından sağlık hizmetlerine erişim kolaylaştı, bekleme
eziyeti kalktı, parası, sosyal güvencesi olsun olmasın tüm vatandaşlar tedavi olabilme
imkanına kavuştu, hastanede rehin kalma devri sonlandı. Bu hizmetler sadece Türk
vatandaşlarıyla da sınırlı kalmadı. Türkiye, hızlı ve etkili sağlık hizmetleri, yüksek nitelikli
sağlık personeli, dünya standartlarındaki teknolojik/tıbbi donanımı ile sağlık turizminde en
çok tercih edilen ülkelerden biri oldu. Sağlık turizminin bir alt başlığı olan medikal turizmin
geldiği noktayı da siz zaten yolda/otelde rastladığınız başı bantlı, yüzü sargılı turistlerden
değerlendirebiliyorsunuzdur.
Sezar’ın hakkı Sezar’a derler ya, siyaseti bir tarafa bırakalım ve Türkiye’de yapılan güzel
şeyleri takdir edelim, her fırsatta Türkiye’yi yerden yere vuran Batı basınının da Türkiye'deki sağlık reformlarının, “reform geçiren orta gelirli ülkeler arasında en başarılılardan olduğu” noktasında birleştiğini bilelim.