NEVRA SEREZLİ İLE DÜNDEN BUGÜNE
|
|
|
|
Bodrum Gölköy’de anılarla dolu sıcacık bir ev tüm duvarlarına yaşanmışlıklar, büyük bir aşk ve çocuk sesleri sinmiş. Ve evin sahibi sıcacık sevgi dolu 7’den 70’e herkesin sevgisini ve beğenisini kazanmış ünlü bir sanatçı Nevra Serezli… |
|
|
|
16 Eylül 2016 Cuma - 15:35 |
|
|
|
|
|
|
|
Bahçe kapısından içeri girdiğimizde içten bir hoş geldiniz diyerek karşılıyor bizi usta oyuncu… Bebek’te yalıda büyüyen kolejli bir kız Nevra Serezli. Büyük aşkı Metin Serezli’den bahsederken Ege’nin o güzel denizini kıskandıran mavi gözleri hala 18 yaşında masum bir çocuk gibi bakıyor . Konuşmalarımızda Metin beyi kalbinde yaşattığını anlıyoruz. Kalbinde yaşattığı aşkı, iki oğlu, gelinleri ve torunlarıyla sevgi dolu bir dünyası var ünlü oyuncun… Bir başka aşkı ise mesleği… Hayranlarının sevgisi onu çok mutlu ediyor ve diyor ki ‘bir tiyatrocunun en büyük ödülü alkışlar’… Anılar ise hep onla beraber… Babasının öğütleri bir de Metin Serezli ile okudukları başucu kitapları hep aklında… Nevra Serezli’ye ailesi, anıları, aşkı, dostlukları, mesleği ve yaşanmışlıklarını sorduk samimiyetle cevapladı…
Her dönemde şöhretin hep üst noktasındasınız ama bu kadar pozitif egolarınızdan arınmış mütevazı bir sanatçı olmayı nasıl başarıyorsunuz?
Öyle görüyorsanız ne mutlu bana… Hayata pozitif baktığım doğru yıllar içinde de daha da pozitif olmayı kendime öğretiyorum. Her şeye güzel tarafından bakmaya çalışıyorum. Hele son yıllardaki olaylar ve durumlardan bir kaus içinde olduğumuz bir dünyada pozitif bakmak zor ama torunlar, çocuklar, yeşillik, deniz ve çiçeklerle huzur buluyor güzellikleri görerek kendimi beynimi eğitmeye çalışıyorum.
Nevra hanım nasıl bir çocuktunuz? Çocukken de böyle pozitif miydiniz?
Çocukluktan karakter kendini gösteriyor çok farklı değildim. Bebek semtinde büyüdüm deniz kıyısında bir yalıda büyüdüm. Denize girmeyi çok severdim. Hemen evimizin önünden Bebek’te denie girebiliyorduk o zamanlar. Hatta babam 3 yaşında beni denize atıp hiçbir çocuk batmaz demiş tabi annemin yüreğine iniyormuş. Fakat hakikaten babam haklı çıkmış bata çıka çabalayarak yüzmeye başlamışım. Zaten o günden sonra deniz vazgeçilmezim oldu.
Mücadeleci yapınız o zamanlardan belliymiş yani?
Aslında çok cesur mücadeleci değilim korkak bir yapım vardır. Bandi jamping, high flyer falan yapamam mesela ya da uçağa binemem. Sağlamcıyımdır kendimi sağlama alırım. Kayak yapmayı severdim eskiden onda da puslu sisli havada çıkmazdım. Ne olur ne olmaz ( gülüşmeler) Tabi tiyatromda vardı sorumluluk duygusu birazda insanlara karşı mesuliyetim vardı…
Biraz çocukluğunuza okul yıllarına dönelim mi neler yapardınız?
Doğal bir çocuktum arka bahçemizde saklambaç oynayıp Bebek’te bisiklete binerdim. Çok keyifli bir çocukluk geçirdim. Bebek ilk okulunda okudum evimize yakındı yürüyerek gider gelirdim. Bebek o zaman böyle değildi köy gibiydi herkes birbirini tanırdı.25 güzel senem geçti Bebek’te Arnavutköy Amerikan kız kolejini kazandım. Okul yıllarında tiyatroya başladım. Bazen gece 10.30’a kadar prova yapardık. Piyesi sahneye koyan İngilizce öğretmenim Ms. İz’in evi de Bebek’teydi beni arabayla bırakırdı benden mesul hissederdi kendini. 7 güzel senem geçti kolejde zaman zaman keşke okul bitmeseydi diye düşünmüşümdür. Çünkü okul yıllarımdan büyük keyif alıyordum.
Kolejli Amerika’da eğitim almış bir sanatçısınız? Biraz ailenizden bahseder misiniz?
Babam 2 üniversite bitirmiş çok kültürlü Boğaziçi ve Fransa Sorbone’da okumuş 5 lisan bilen İspanyolca, Almanca, Fransızca ve ana dili gibi İngilizce konuşan entelektüel bir adamdı. Annem ise o dönemin okumuş yazmış kadınlarından Ticaret liseli aydın bir kadındı. Ben Dormen tiyatrosuna girdiğimde Dormen tiyatrosu Beyoğlu’ndaydı Bebek’te oturduğumuz için Babam beni her akşam 12’de gelip tiyatrodan alırdı beraber eve dönerdik. Tüm sezon boyunca kuliste bekledi hangi baba yapar bunu… Tiyatroda profesyonel çalışan kızı olup da başına bir şey gelmesin diye kulisten ayrılmayan başka bir baba var mı? Bahsettiğim seneler 66’lar 70’ler o dönemlerde başımıza da bir şey gelmezdi ayrıca… Babam da annemde beni çok destekledi çok yüce bir meslek yapıyorsun seni destekliyoruz diyorlardı. Şimdi aynı sözü ben çocuklarıma söylüyorum. Rahmetli babam derdi ki ‘Mutlu olduğun mesleği yap her gün işe giderken mutlu ol, sevmediğin işi yapma’ Bir de ben iyi bir talebeydim notlarım yüksekti başka dalları da kazanabilirdim ama ben tiyatro-oyunculuk yapmak istiyordum. Hiçbir zaman seni 9 sene kolejde okuttuk başka meslek seçseydin demediler sadece mutlu musun diye sordu babam benden mutluyum cevabını alınca yap o zaman dedi…
Nevra Şirvan’dan Nevra Serezli’ye geçiş nasıl oldu Metin Serezli ile nasıl tanıştınız biraz anlatır mısınız?
Metin’le ilişkimiz tanışır tanışmaz başlamadı çünkü Metin o zaman Nisa Serezli ile evliydi. Ama ben tabi onu sanatçı olarak çok beğenirdim. Oyunlarını seyrederdim Kenterler’in, Dormen’lerin müdavimiydim. Erol Keskin, Altan Erbulak, Metin Serezli, Müşfik Kenter ve Yıldız Kenter’e hayrandım. Hiçbir oyunlarını kaçırmazdım. Sonra ‘Aşk’ diye bir piyeste bizi kast yaptılar. Bu piyes zamanında ben 24-25 yaşlarındaydım ama canlandıracağım karakter 40’larında bir kadındı. Haldun Dormen acaba yapabilir mi dediğinde Metin ‘ ben uzaktan izliyorum bir piyeste oynadı bence Nevra becerir bu rolü’ demiş. Ve hakikaten ben oyunu oynadığımda Ankara’da ki gazeteler bir yıldız doğuyor diye manşet attılar.
Oyunda kimler vardı?
‘AŞK’ oyununda Metin Serezli, Erol Keskin ve ben üçümüz oynuyorduk. Ankara’da kıyamet koptu çok güzel bir oyundu. Fakat enteresandır İstanbul seyircisi Ankara seyircisi kadar sevmemişti oyunu çok üzülmüştük. Tabi ‘aşk’ zor bir piyesti Ankara’da ise Ankara sanat izleyicisi vardı.
Peki Metin bey’le hala bir yakınlaşma olmamış mıydı?
O sırada Metin’in ayrılacağı haberleri çıkmaya başlamıştı. Hatta avukatlar vardı ortada tüm bu haberler ve boşanma sürecin de ikimiz arasında da bir elektiriklenme yavaş yavaş başladı bu sürecin sonunda Metin’in oyunculuğuna olan hayranlığım kendine olan hayranlığıma dönüştü. Metin’de de öyle olmuş ki boşanma işlemi bittikten sonra biz de görüşme kararı aldık.
O dönem ki flörtler ve sizin o dillere destan büyük aşkınızı sizden dinleye bilir miyiz?
O zamanlar flört ettiğin ne biliyor musun gözlerin böyle birbiriyle buluşması. Ya da elele tutuşmaş dans etme falan ( gülüşmeler) Ama bizim devrimiz güzeldi… Hiç unutmuyorum bir ara piyeslere ara verildi. Annemin de harbiye de bir dükkanı vardı ben de orada anneme yardımcı oluyordum. 3-4 gün gibi bir sürede Metin’le buluşamamıştık. Bir gün hava almak için kapının önüne çıktım ansızın yanımda beliriverdi. Bakın bu anlattığım olayın üzerinden yıllar geçti hala o an Metin’i gördüğüm anki heyecanımı hayatım boyunca unutamam. Metin’de bana hep ‘O an da bana dönüp baktığın zamanki gözlerin olağan üstüydü o bakışı da hayatım boyunca ben unutamam’ derdi… Aşk, sevgi, birbirini istemek işte tüm bunları 40 sene sonra bunu unutmuyorsan o devrin bir güzelliği var demek ki. O dönemi yaşamayan bilemez kıyaslama yapmak bile yanlış. Bakın 40 sene önceki o bakış ve o bakış bunu şimdiki gençler anlayamaz. Watsaplar, skyplar yoktu biz mektup yazardık. Zarf seçerdik kokular sıkar, ruj sürer mektuba dudak izi yapardık. Mektup geldi mi diye postacıyı beklerdik. Hani şimdi dönem filmlerinde dizilerinde var ya aynısı… Güzelliklere bak…
Evlilik aşkı öldürmüyor demek ki anlattıklarınızdan çıkardığımız sizin evliliğini ilk günkü aşkla sürmüş?
Bakma sen onu söyleyenlere yok öyle bir şey evliliği yürütemeyen o cümlenin arkasına sığınıyor. Şimdi soruyorum… İnsanın çocuğuna olan aşkı biter mi? Oğlumu 8 yaşında çok seviyordum 35’de az seviyorum diyebilir misin? Doğduğu saniye aşkın başlar. Aşık olarak severek evlenen bir çiftin evliliği de aynı şekilde gider. Tabi ilişkiler değişebilir her dakika ilk günkü kadar kalbim çarpıyor demezsin ama şekli değişir başka türlü bir özlem ve anlayış girer devreye. Her hangi bir sıkıntı, hüzün ya da mutluluğunda ağlarken gülerken elini uzatıp senin elinle teni temas ettiğinde başka bir kuvvet alır insan. Hastalıkta problemde dertte yan yana olmak bunu hissettirmek de aşkın bir parçasıdır. Tüm bu yaşananlar da aşk kadar güzeldir. İnanın ahvaki konuşmuyorum 50 sene yaşadığımı anlatıyorum. Bana göre yaşadığınız aşksa gerçek sevgiyse evlilik süresinde yaşadığın sıkıntıda aşkın ölmez. Ama öylesine aşk zannedilen bir evlilikse zaten yürümez onun adı da evlilik aşkı öldürüyor oluyor işte(gülüşmeler)
Meslek hayatınızda ki dönüm noktalarını anlatır mısınız?
Ben şanslı bir oyuncuyum başrol de başladım tiyatroya. İlk oynadığım başrol bir müzikaldi… sonrasın da Genco Erkal beni genç ve meslekte yeni bir isim olarak büyük bir cesaretle’ durdurun dünyayı inecek var’ adlı bir müzikal de başrol oynattı. O müzikal de müthiş oynadı diye adımdan söz edilmeye başlayınca Haldun Dormen ‘Aşk’ adlı piyeste oynattı. O da benim patlamam dönüm noktam oldu… Seneler sora Metin Akpınar’dan dinledim ‘kulağımıza geldi, kolejli bir kız var hem güzel hem yetenekli Genco ile oynuyor, Zeki ile gidip şu kızı görelim dedik Ankara Sanat’dan yer ayırtıp gelip seni gördük’ dedi… Metin Akpınar’da herkes için bunu kolay kolay söylemez. Yıllar sonra beni Deve Kuşu Kabare’ye çağırdılar zaten. 4-5 sene kadar da onlarla beraber oynadım. Çok güzel yıllardı çok güzel dostluklarımız oldu çok birlikteliğimiz çok dost muhabbetlerimiz, gezmelerimiz oldu. Eşim Metin’den sonra Hem Zeki Alasya’nın hem de Levent Kırca beni çok yıktı çok sarstı. Hala acısını hissediyorum onların. Nezih Tuncer’de yeni vefat etti o da bizim deve kuşu kabare ekibindeydi. Ne turnelerimiz oldu çok önemli değerleri üst üste erken kaybettik. Çok üzgünüm.
Haldun Taner’le de çalıştınız mı?
Haldun Taner, benim hocamdı. Bir piyes nasıl okunur, karakter tahlili nasıl yapılır hepsini ondan öğrendim. O kadar tatlı konuşurdu ki Haldun Taner konuşsun sen sabaha kadar dinle çok müthiş bir insandı. Onu da maalesef çok çabuk kaybettik. Haldun Dormen zaten hocam herkes bilir. Haldun Dormen buraya çay içmeye gelsin inanın 10 tane şey anlatsın Amerika’ya eğitime gitsen ancak o kadarını öğrenirsin. Ders verir gibi anlatmaz çay içerken bile sen farkında olmadan öğretir sana kuliste çok şey öğrendik ondan.
Birden kolejli hali vakti yerinde güzel mi güzel bir kız geliyor ve adından hocalar söz ediyor. Hiç kıskanıldınız mı Ali cengiz oyunları geldi mi başınıza?
(Gülüşmeler) Teşekkür ederim güzel bulduğunuz için. Oldu tabi olmaz mı? İsim vermek istemem sonradan yakın arkadaşım olanlar oldu. Ama biraz geri çekilme gurubun içine almak istememe gibi durumlar kulis cepheleri yaşadım. Ama ben oyun gücüme ve Haldun Dormen’in beni sevmesine çok güveniyordum. Ayrıca öyle ‘Ali Cengiz Oyunları’ Haldun Dormen’e sökmezdi. Son derece akıllı bir adamdır (Gülüşmeler) Zaten daha sonra Metin Serezli, ben, Ertan Erbulak ve Füsun Erbulak’la çevre tiyatrosunu kurduk 7 sene beraber gayet güzel idare ettik. En güzel günlerimiz en dolu salonlarımızı yaşadık daha sonra dönemin siyasi şartları sokaklarda silahların patlaması derken mecburen bırakmak zorunda kaldık. Sonra tekrar normale dönüş dönemi ile beraber Deve Kuşu Kabare devri başladı…
Unutamadığınız bir oyun ve rolünüz var mı?
Olmaz mı var tabi…’Durdurun Dünyayı İnecek Var’ büyük bir sükseydi ve oyunda 5 ayrı kadını oynuyordum. İnanın keyiften oyun bitmesin istiyordum. Arkasından unutamadığım bir rol daha ve ‘Hisseli Harikalar Kumpanyası’ geldi… Yine çok sevildi çok keyifliydi… Daha sonra ‘Şen sazın bülbülleri’ her lafıma alkış gelirdi ayakta alkışlardı seyirci harika bir oyundu… Zaten sanatçıyı da keyiflendiren bunlardır. Sonra ‘Çılgın Son bahar’ 5 sene kapalı gişe oynadık. Arkasından Deve Kuşu Kabare söylememe bile gerek yok hala oradaki repliklerimizi ezbere biliyor seyirci. ‘Çetin Ceviz’ ve ‘hangisi ikiz kardeşi’ gibi oyunları çok keyifle oynadım( gülüşmeler… her rolümü unutamamış severek oynamışım) Hangisi ikiz kardeşi oyununda iki role birden hayat verdim. O oyunda güzel anılarım var. Konusu karakterlerden biri Amerikalı bir süper star diğeri ise Teksas’da çiftçilik yapan ikiz kardeşi… Düşün 17 saniyede kılık değiştiriyordum bir kapıdan Teksaslı çiftçi olarak çıkıyor diğer kapıda Amerikalı star olarak tekrar sahneye dönüyordum. Oyun çok ilgi görmüştü kapalı gişe oynuyorduk arkadaşlarımızdan biri oyunu izlemeye gelmiş ‘Nevra çok güzel oyun çıkarmış ama diğer oyuncuda çok başarılı o kimdi ’ demiş(gülüşmeler) O da Nevra dediklerinde ‘hadi canım olamaz 17saniyede mümkün değil’ demiş. Ve düşünün oyun sırasında bu değişimi 17 saniyede 17 kere yapıyordum. Tabi o zaman gençtim ama ona rağmen her oyun bitiminde neredeyse yorgunluktan sedyelik oluyordum. O da işin ayrı yönü. Sonra da Cihan Ünal’la ‘6 hafta 6 dans’ oyununa başladım.
Siz seslendirme de yapıyorsunuz değil mi? Taş Devrin’de ki ‘Vilma’ karakterine de sizin sesiniz hayat veriyordu değil mi?
Evet doğrudur.(Gülüşmeler) Şimdi seslendirmede akıllarına gelmiyorum. Biz seslendirmeyi ilk yapanlardanız Altan Karındaş, Erol Günaydın, Gazanfer Özcan ve bendik… Jetgiller,Taş Devri gibi birçok çizgi filmi seslendirdik. Hatırlar mısınız bilmem ama eskiden Bıcır’la Gıcır’ı konuştum. Bıcır’la Gıcır iki fareydi TRT’de Altan Karındaş ikisini de konuşuyordu sonra bir şey oldu bırakmak zorunda kaldı bana yapar mısın dedi kabul ettim nasıl konuştuğunu öğretti ben yıllarca o iki fareyi seslendirdim. Şuanda da seslendirme yapanları başarılı buluyorum ama eski bir duayeni yeniden çalıştırmak isterlerse seve seve yeniden seslendirme yaparım. Ama maalesef bizim devrimizi hatırlamıyorlar.
Metin Bey’le tatlı atışmalarınız varmış biraz okuyucularımızla paylaşır mısınız?
Metin Oğlak burcuydu. Ağır bir adamdı ayakları yere basardı. Mesela burası böyle mi döşenmiş 25 sene tekrar döşemeyi düşünmeden oturabilirdi. Bense Aslan burcuyum sürekli yenilik dekorasyon severdim. Arada tatlı tartışma çıkardı tabi istediğim olurdu sonra bana iyi ki yapmışın çok güzel oldu derdi. Ama önce bir itirazı vardı…(Gülüşmeler) Yılar önce bir gün tam da burada yani Bodrum’da yangın çıktı bizimde oturduğumuz yere öyle yakınki neredeyse bizim eve sıçradı sıçrayacak. Metin’e çıkalım evden hazırlan dedim ben de hemen yukarı çıktım ilk önce eşyamı kurtaracağım ya (gülüşmeler) valizi açtım kıymetli eşyalarımı aklımca kurtardım. Koşa koşa aşağı indim hadi hazırız dedim bana dönüp acelen ne daha buraya o yangının gelmesine zaman var bir kahve yapar mısın şu balkonda içeyim demez mi( Gülmeler) Arkası cayır cayır yanıyor bu arada sadece öyle mi dedim ve koydum valizi bagaja sen kahveni iç ben gidiyor dedim. Oh malımı da kurtarmışım indim sahile(gülüşmeler) karşıdan bakıyorum ev yanıyor mu yanmıyor mu yanmıyor mu diye millette yerlere yatıyor gülmekten soruyorlar Metin ağabeyin kahvesi bitti mi acaba diye( Gülüşmeler) Sonra yangını söndürdüler Metin hiç aşağı inmedi
Oğullarınızla ilişkileriniz nasıl?
10 numara biz oğullarımla arkadaş gibiyiz her zamanda birbirimize saygımız vardır. Metin’le de araları çok iyiydi öyle pek sesini yükselten bir baba değildi ama nadiren de olsa Metin bir ‘höt’ dedi mi çekinirlerdi. O ses yükselirse de ciddi bir şey var demekti. Tüm aile Metin’e çok saygı duyardık ve sözünü dinlerdik. Çünkü çok mantıklı bir adamdı. Yazın yazlığa giderdik tabi yazlık ortamı çocuklar için cennet gibi her şey var kum, deniz, futbol hiç unutmam demişti ki ‘ Tüm gün istediğiniz gibi gezebilirsiniz ama akşam saat 8.30 oldu mu duş alınmış giyinilmiş sofrada olunacak. 1 dakika gecikseniz sizin için yaz tatili biter ’ derdi. Sıkımı yapılmasın o küçücük çocuklar toptan kan ter içinde gelir hazırlanır sofrada babalarının dediği saatte hazır olurlardı. Şimdi benim oğullarım aynı kuralı kendi ailelerine uyguluyor. Akşam yemeğinde tüm aile birlikte olur espriler yapılı dertler söylenir fıkralar anlatılır sohbet edilir bu önemli bizim ailemiz için. Metin’in koyduğu kurallar hala uygulanıyor bizde.
Her yaşınızda yaşınızın güzel kadınlarında oldunuz Metin beyden önce ya da sonra cürretkar teklifler aldınız mı?
Asla almadım. Kimse de öyle bir duygu yaratmamışım ki o şekilde kimse yanıma yaklaşamadı. Seyirci de bilir eşine çocuklarına bağlı bir anne eş imajım var. Ve beni aileler çok sever. Hayranlarım tabi var beğenenlerde ama bir daha söyleyeyim asla farklı yaklaşımlar olmadı.
Film teklifleri gelmiş ama kabul etmemişsiniz şu anda neler yapıyorsunuz.
Evet Bodrum’a gelmeyi iple çekiyorum yazları. Burada deniz, güneş ve begonvillerin arasında tatilimi yapıyorum. Tabi Ülkemin bu sıkıntılı döneminde bol bol televizyon seyrediyorum. Haberleri takip ediyorum. Çocuklarım gelebilirse geliyor gelmez ise her gün telefonla konuşuyoruz. Burada huzurluyum ama memleket meselelerine de çok üzülüyorum. Sevmek aşısı olsa da insanlara aşılasak. Ne olur insanlar birbirini sevse komşularını sevse. Çok sevgisiz insanlar olduk İlk günaydın demeyi sonra komşum nasılsın demeyi kaybettik. Biz ilk önce çocuklarımıza günaydın iyi akşamlar vs. demeyi öğretirdik.
Biraz sevdalısı olduğunuz Bodrum’u ve evinizi anlatır mısınız?
Burası 25 senelik bir ev. Göltürkbükü deniyor şimdi. Metin’ciğim de çok severdi burayı tiyatronun bittiğinin gecesi biz yola çıkar Bodrum’a gelirdik. Tatil bitene kadar buradan ayrılmazdık. Şimdide başka mutlu olduğum bir yer yok.
Nevra Serezli nasıl bir babaanne?
Babaanne olarak her şeyi yaparım. Biri babadede diyor bana diğeri de Nevra nine( Gülüşmeler)
Ben gelinlerimin ve oğullarımın torunlarımı büyütme tarzlarına karışmıyorum. Ben severim onlar evlatlarını yetiştirecekler. Ama dayanamayıp ufak uyarılar da yapmıyorum değil hani. Bana bıraktıklarında yeme içme kuralları varsa kesinlikle uyarım gelinlerim neyi yiyip içmesine izin veriyorlarsa kural odur bende onların yasakladığı bir şeyi yapmam. Torunlarımla resim yapıyoruz nefesim kesilene kadar masal okutuyorlar bana. Evladım bu masalları okuyarak para kazanıyorum bana para da vermiyorsunuz diyorum( Gülüşmeler)
Nevra Hanım olmazsa olmazınız nelerdir?
Ailem ve aileme ulaşabilmek için telefon
Bir televizyon programında oğlunuz Murat bey sizinle bir anısını paylaştı. La Societe Bonjour için o anıyı sizin ağzınızdan duyabilir miyiz?
Murat’ın büyüme dönemleri bende pinpirikli bir anne acaba ne yapıyor. Gittiği yerleri doğru söylüyor mu? aman doğru insan olsunlar, kötü arkadaşlıklar edinmesinler falan diye uğraşıyorum Bir gün Murat geldi bir arkadaşına atari oynamaya gideceğini söyledi o arkadaşını tanıyorum, nerede oturuyor biliyorum ama o saatte gitmek huyu değildir. İçime bir şüphe düştü huzursuz oldum Murat giyindi hazırlandı çıkıyorum dedi o hazırlanırken bende çaktırmadan giyindim hemen üstüme bir pardösü giydim güneş gözlüğü, Fötr şapka falan rolüme iyi hazırlanmışım yani dedektiflik yapıp oğlanı komiser kolombo gibi takip edeceğim.(Gülüşmeler) Murat çıktı ben arkasında baktım oğlum doğru söylüyor. Oh içim rahat etti çocuğum nereye gideceğim dediyse oraya gitti. Bu böyle bir baçgün devam etti Oğlum çıkıyor ben arkasından role kaptırdım kendimi ( Gülüşmeler) Yine bir gün takip sırasında Murat pat diye arkasına döndü ‘anne yeter artık çıkar şu gözlüğü şapkayı çok komiksin herkes sana bakıyor sıkılmadın mı?‘ dedi. (Gülüşmeler)
Nevra hanım sizinle sohbet su gibi akıyor valla gülmekten soru soramıyorum (Gülme) peki biraz klasik sorular sorayım en sevdiğiniz renk nedir?
Mor
En sevdiğiniz yemek?
Çerkez tavuğu
En sevdiğiniz gün dilimi?
Sabahları 6.30 da kalkarım. Gececi değilim uykum gelir.
Baş ucu kitabınız var mı?
Metin’ciğimden kalma Küçük Prens… O bizim büyümüz gibiydi. İlk flört ettiğimizde bana Küçük Prens’i okumuştu. Sen benim gülümsün ben senden sorumluyum diye lafa girmişti.
Nevra Serezli’yi yeni nesilden kim temsil edebilir.
Hiç düşünmedim. Ama mesleğini seven işini aşkla yapan şöhret olmak için değil başarılı olmak için çabalayan çalışan tiyatroyu uzun yıllar başarıyla yapan sanata gönül vermiş her genç beni temsil edebilir. Ben hayatım boyunca ne ismimin en üste yazılmasına ne parasının fazla oluşuna ne seyirciyi selamlamaya en son çıkmaya hiç takılmadım beni tanıyanlar iyi bilir ama hepsi oldu. İstediğin yola egoyla çıkarsan başarılı olamazsın. Para da Hayatı devam ettirmek için gerekli. Önemli olan yaptığın işi başarılı ve iyi yapman gerisi zaten geliyor. Başarı zaten seni şöhrete taşıyor.
Yeni neslin eski Yeşilçam starlarıyla kıyaslanmasına ne diyorsunuz? Hep yeni bir Türkan Sultan bulma çabası var mesela sizce bu doğru mu?
Türkan Şoray’ı kimseyle kıyaslamayın. Çünkü o dönemin ve onları başka türlü bir aurası var. Şimdi öyle bir starlık durumu yok. Onlar Hollywood yıldızları gibi onları başka bir yere koymak ve kıyaslama yapmamak gerek. Mesela Amerikan sinemasında Bir Marilyn Monroe ya da Elizabeth Taylor var mı? Şimdi de Meryl Streep’ler var müthiş oyuncular Oskar alırlar ama asla ötekilerinin şaşasını yakalayamazlar bizde de Türkan Şoray gibi isimler tam bir stardır.
Erkek starlardan kimleri beğenirsiniz?
Kadir İnanır ve Cüneyt Arkın
Eşiniz Metin Bey?
Metin hep ikinci erkek olarak oynadı. Star değildi. O tiyatro dünyasının starlarındandı.
Yeni nesil oyunculardan kimleri jön buluyorsunuz?
Kıvanç Tatlıtuğ, Kenan İmirzalıoğlu, Burak Özçivit, Murat Yıldırım hepsi çok iyi çok başarılı ama hiç biri bir Kadir İnanır değil.
Bize evinizi açtığınız için anılarınızı paylaştığınız için çok teşekkür ederiz.
Sadece benim için İstanbul’dan Bodrum’a geldiniz bu güzel söyleşiyi gerçekleştirdik. Tüm ekibinize teşekkür ederim.
|
|
|
|
|
|
|
FACEBOOK YORUM |
Yorumlarınızı
Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın... |
|
|
|
|
|
|
|
YORUMLAR |
Onay bekleyen yorum yok. |
|
|
|
Küfür, hakaret içeren; dil, din,
ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük
harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Bu haber henüz yorumlanmamış...
|
|
|
|
|
|
|
|
DİĞER HABERLER |
|
|
|
|
|
|
|